Kalkışa son 3. Tekrar yaban ellere yolculuk. İnan alıştım artık, özledim bile. Cuma 12'de uçağım Sabiha Gökçen'den ayrılacak.

3-0 yenik ayrılıyorum kendi sahamdan. Referandum, bayram ve basketbol. Hadi basketbolda yine başarılıyız, şimdiye kadar finali bırak, gruplardan çıkınca şanslı sayılıyorduk. Referandum da malumunuz, o konunun üzerinde bile durmayacağım. Bayram ise tebdili kıyafete uymamamdan kaynaklanan dedemin verip veriştirmesi. Ben yaşlıdır aksidir deyip geçsem de anam ve babam epeyce kırıldı, ipleri kopma noktasına getirdiler. Yoktan yere büssürü gerginlik. Bu kırgınlık illa geçer ama bakalım, bizimkilerin tavırları daha bir farklı olur artık onlara. Neyse ne işte, bayram da neşeli geçmedi yani, bundan sonra da böylece devam eder gider.

Cenk Taner'in de söylediği gibi yaslı gidip şen gelmiştik, deplasman galibi olarak yazacaktı tarih bizi ama kendi sahamdan 4-0, 5-0 ayrılarak deplasmana gidiyorum tekrar. Gerçi artık neresi deplasman, neresi iç saha iyice allak bullak olmuş durumdayım. Küme düşme tehlikesindeki takım gibiyim, ne iç sahada ne deplasmanda taraftarım yok artık, olanların destekleri yetersiz, geri kalanlar ise yönetim istifa diye bağırmakta. Ama ne yöneticiyi ne de kadromu değiştirmeye niyetim var. Hayatımda köklü transferler ve taktik değişikliğine gidebilirim ama kendimden memnunum. 5-4-1 oynamaktansa 4-3-3 bilemedin 3-5-2'ye dönebilirim. Şimdiye kadar hep savunmada bekleyip, kontradan gol aradım. Artık orta sahada pres yapmalıyım. Üstüme gelmelerindense ben hücuma kalkmalıyım, diğer şekilde gol bulamayacağım. Gol yeme riskini artık almak gerek.
dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.