Yanılgıya düştüğümüz ya da üzerine düşünmediğimiz mevzulardan birisi de icatlar ve mucitleri sanırım. Örneğin telefon. Graham Bell icat etmiştir değil mi? Mutlaka yıllarca araştırma yapmış, çalışmalar, prototipler, deneyler... Birden bire ortaya çıkmadığını hepimiz zaten biliyoruz.

Benim yaklaştığım nokta biraz farklı. O telefon, insanoğlunun, hatta evrenin oluşmasından itibaren süregelen bir birikimin eseriydi aslında. Şöyle özetleyeyim: Graham abimiz telefonda kullanılan telleri ve kabloları icat etmedi. Metalin, bakırın iletkenliğini keşfetmedi. Plastiği icat etmedi, ona şekil verme yöntemlerini, kimyasını incelemedi. Daha da irdelersek konuşmayı o bulmadı, toplumu o yaratmadı...

Yani değinmek istediğim, her keşif, her icat, evrenin varoluşundan bu yana deneyimlenen tüm olayların silsile şeklinde birbirleri ile etkileşiminden  meydana gelmekte. Buradan yapacağımız çıkarım ise herkesin bu döngüye katkı sağladığıdır. Hiçbir işe yaramadığını düşündüğünüz anlı ya da cansız varlıkların hepsi, şu anki icat ve keşiflere doğrudan ya da dolaylı olarak katılmaktadır.

Kendinize bir de bu gözle bakın, işe yaramaz olduğunuzu düşündüğünüz anlarda.

** Yazarın notu: Dünyayı da geçtim, bu evren sadece bir tane ve üzerindeki herkes eşit ölçüde hak sahibi ve paydaştır. Yapılacak ufacık bir ötekileştirme, anlaşmazlık ve çıkar hesabı her bir bireyi etkileyecektir, her bir türü. Bireysel kazanımlar farklı kitlesel yıkımlara yol açabilir. Azıcık daha bilinçle hareket edilmeli. Nacizane... **


dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.