Kütahya/Tavşanlı’da bir deli varmış, bizim biraderlerin tanıdığı. Adam deli olsa da namazına falan giden, pet şişe toplayarak geçimini sağlayan bir abimizmiş. Yani öyle zır deli değil. Ama camiye gidip gelirken köpekler bunu çok korkutuyormuş, ne zaman o yoldan geçmeye kalksa havlayıp üzerine yürüyorlarmış. Bir gün bizim birader ve tayfası “biz zabıtayı arayalım, sen de konuş” diyerek bunu işletmeye başlamışlar. Bundan gerisini...
dahası...


Sanal aleme dibine kadar battık artık. Bu ne en son tumblr kalmıştı bulaşmadığımız, buyrun o da oldu http://yufkayureklikelgobekli.tumblr.com/ Bugün yarın fotoğraf makinası alıp, deviantart, flickr, picassa vs'de hesap açıp "bilo fotografi" diye bişeyler yapmaya kalkarsam kendimden nefret edeceğim!...
dahası...


- Burayı da ne güzel yaptılar lan! Önceki halini hatırlamıyorum bile. - Arnavut kaldırımı gibi bir şeydi işte, eski model banklar falan...- Haa doğru ya.- Eee anlat bakalım.- Anlatacak bir şey yok, dersaneye gidiyoruz işte. Haberler sende.- Ne haberi olsun ya, fakir ne yapar? İşe git gel işte. - Fakir derken?- Oğlum baksana, ben ömrümde çalıştım mı?- Ha buna da fakirlik diyorsun?- Ya ne?          ...
dahası...


Yemeği ertele, içmeyi ertele, anme izlemeyi ertele. Dersini ertele, ödevini ertele, arkadaşlıklarını ertele, ev taşımayı, yerleştirmeyi ertele. Festivali, eğlenmeyi sıkılmayı ertele. Oyun oynamayı ertele, çamaşırı bulaşığı ertele. Otostobu, gezmey ertele. Sevmeyi ertele, sevişmeyi ertele. Traş olmayı, banyo yapmayı ertele. Uyumayı ertele, uyanmayı, yatakta uzanmayı ertele. Okumayı ertele, yazmayı ertele, dinlemeyi, bağırmayı,...
dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.