Size şunu açıkça
söylemek zorundayım ki dostlarım; Hiç biriniz doğru olanı yapmıyorsunuz. Yine
aynı şekilde belirtmek isterim ki yanlış olanı da yapmıyorsunuz. Sadece
yapıyorsunuz, sadece yapıyoruz, yapıyorum. Kiralık katil, paralı asker,
öğretmen, doktor, memur, başarılı bir iş adamı, atomu parçalayan bir bilim
adamı, müzisyen, hırsız, politikacı, çiftçi, sosyal proje gönüllüsü ya da
herhangi birisi, bir şey olabilirsiniz. Hiçbirinizin yaptığı doğru değil, aynı
şekilde yanlış da değil. Herhangi bir dine mensup olabilirsiniz. Evren’e,
Allah’a, Jah’a, Buda’ya, Krişna’ya, Tanrı’ya, “Bir Güç”e inanabilirsiniz. Hiç
kimse yanlış yaptığınızı söyleyemez, doğru yaptığınızı da. Sadece inanırsınız,
kanıtlayamazsınız. Saydığım meslekler için de bu geçerli. Yaptığınız işin doğru
olduğuna inanırsınız sadece, “kesinlikle doğru olan bu” diyemezsiniz.
Zaten nedir
doğru? Kelime manası nedir yani? Genel kabul görmüş olgular ya da gerçeklerdir
doğru (sözlüğe bakmadım ama benzer bir şey yazacağına eminim). Bu genel kabul
gören gerçeklerin kabul gördüğü “genel” neresidir peki? Bölgesel, yöresel,
ülkesel ya da dünyada kabul gören doğrular değişkenlik gösterebilir. Sadece bir
dakikanızı ayırıp düşünün, tüm dünyaca kabul edilen bir doğru var mıdır?
İstediğiniz görüşle gelin, mutlaka bir karşı görüşü ve onu destekleyebilecek
sağlam fikirler görebilirsiniz arkasında.
O kadar geniş
düşünmenize bile gerek yok dünyada doğru diye bir şeyin olmadığını görmeniz
için. Kendinize bakın. Evet evet, aynaya gitmeye üşenenler açıp bilgisayar
kamerasından bakabilir kendisine. Dikkatlice bakın kendinize, bu yaşınıza
gelene kadar yaptıklarınızda tek bir hata görüyor musunuz? Bence ufacık bir
yanlış dahi yok olduğunuz kişide, yaptığınız şeylerde. Şimdi gözlerinizi
kapatıp tekrar açın bu cümleyi okuduktan sonra. Yaptığınız şeylerde bir tane
doğru var mı? Zerre kadar yok. Hiç birisi doğru değil, hiç biriniz doğru
değilsiniz, yanlış da değilsiniz. Sizsiniz. Sadece sizsiniz. Karışık mı oldu?
Biraz kafa yorduğunuzda o kadar da kafanızı karıştıracak cümleler
sarfetmediğimi farkedeceksiniz.
Madem yanlış yok,
o zaman neden bir takım vakalardan sonra yanlış yaptığımızı düşünüp üzülüyoruz?
Ya da yanlıştan kaçınmak için kıçımızı yırtıyoruz? Çünkü yaşadığımız çevrenin
ya da kendi vicdanımızın belli başlı doğruları var. Genel kabul görmese de
bizce doğrudur ve yanlıştır. İş bu yüzden o kafanızdaki ya da bize dayatılmış
doğruları yapmaya, yanlışlardan kaçınmaya o kadar fazla çaba sarfediyoruz ki
yaşamak bile ikinci planda kalabiliyor. Hatta doğruyu yapmak için ömrümüzü
harcıyoruz da hala ulaşamıyoruz. Neden? Çünkü dediğim gibi doğru diye bir şey
yok. Mutsuzluğumuzun temelinde de bu yatar; Ömrümüzü harcamamıza rağmen hala
doğruya ulaşamama. Bir değil bir çok ömür bile harcasak hiçbir zaman doğruya
ulaşamayacağız. Olmayan bir şeye ulaşamayız değil mi?
Demem o ki;
Doğruyu aramakla, yanlıştan kaçınmakla vakit kaybetmeyin. Yapın, olun,
uygulayın. Nasılsa birine/bir şeye göre yaptığınız şey her zaman doğru, diğer
kesime göre de yanlış.
2 Comments
Kesinlikle DOĞRU söylüyorsunuz :) Bugün öğle arasında bir arkadaşımla bu konu üzerinde kafa patlatıp durduk. Vardığımız sonu yap, et, yaşa ve üzerine çok da kafa patlatma. Başka çaremiz de yok gibi görünüyor.
Sanırım öyle Aydan Atlayan Kedi efendim. Basit olmak gerek, düz, yalın.
Yorum Gönder