Bir annemin elini bırakarak yürümeye başladığımda bu kadar keyiflenmiş, gururlanmıştım, bir de senin elini ilk tuttuğumda.Duygu aynı duygu fakat sence de ilginç değil mi? Onun elini bıraktığım, senin ise elini tuttuğum için mutluydum .Birbirine tamamiyle zıt kavramların birbirine bu kadar yakın hisler uyandırmasına şaşıyorum. Çocukluğumda anneme olan bağlılığımdan kaçıyordum, elini bırakıp geçiyordum caddeyi, şimdi ise senin elini hiç bırakmıyorum. İkisi de bana kendimi iyi hissettirmişti, çok iyi hatırlıyorum, göğsüm kabarmıştı.

Annemle o kadar çok benzer yanınız var ki hayatıma etki eden. Elimi tutan ikinci kadınsın mesela. Bu kadar çok sevdiğim ikinci kadınsın, beni bu kadar seven...

İnsanlar acaba bu yüzden mi annelerine benzeyen kadınları seçiyor? Freud'un tezine göre ilk aşkı olan kadından, annesinden ayrılıp, unutamadığı ilk aşkını mı arıyor acaba tüm oğlanlar? Annesinin yerine mi koymaya çalışıyor acaba? O boşluğu mu dolduruyor? Yalnız bu olaylar tamamen tersten işliyor.

Vajinasına dokunduğum ikinci kadınsın mesela. Tekinden çıktığımda, diğerine ise girdiğimde heyecanlanmıştım. Çıktığımda çok küçüktüm, o yüzden ağlamış olabilirim. Girdiğimde ise tuttum kendimi, ağlamadım. Her ikisinde de yepyeni ve büyük bir dünyaya adım atmıştım, yani öyle hissediyordum.

Görüyorsun ya sevgilim, annemde yıktığım, sende inşa ettiğim şeyler için aynı duyguları paylaşıyorum. Onun boşluğunu seninle dolduruyorum, yahut onun doluluğunu seninle boşaltıyorum, emin değilim. Her halükârda, zıtlıklarınızın bu denli benzemesi beni oldukça şaşırtıyor.


Blogger tarafından desteklenmektedir.