Rahatsızım...

Sanatın, bilhassa sahne sanatlarının göklere çıkarılmasından rahatsızım. Tiyatrocuların, müzisyenlerin, ressamların insan üstü bireylermiş gibi gösterilmesinden rahatsızım.

Bir tiyatrocu neden su tesisatçısından üstün olmalı ki? Nedir onu ayrı kılan? İkisi de para kazanmak için mesleğini icra eden kişidir en nihayetinde. Yetenek? Tiyatro da, müzik de, su tesisatçılığı da, kaportacılık da öğrenilebilir meslek dallarıdır. Sanata gösterilmesi beklenen saygı, neden bir fırıncıya gösterilmesi beklenmez? Sadece sanat mıdır saygılı davranılması beklenen? Neden pozitif ayrımcılık yapılır sanata?

Neden bir tiyatro gösterisi çıt çıkarılmadan seyredilirken bir grafik tasarımcının kartvizit tasarımına sürekli müdehale edilir? “Sanat toplumu ileriye taşır.” Nah taşır! En azından günümüzde. Bana günümüzde toplumu ileriye taşıma amacı güden bir tane sanatçı gösterin. Ya topluma sanat yapıp pazarını orada arar ya da elitist takılıp kodaman pazarına girer. “Her şey sermaye için”dir yani. Toplum ileriye/geriye gidecekmiş, umrunda olmaz.

“Baban ölmüş olsa bile, cenazeyi kaldırıp sahneye çıkarsın.” Hasiktir oradan! Nedenmiş o? Sanatçı insan değil mi? Neden bir kuyumcu vitrinine “cenaze dolayısıyla kapalıyız” yazabiliyorken sanatçı yazamaz? Toplum geri mi kalır o gün sahne almazsa? Saygınlığı mı yiter sanatçının?

Ayrıca toplumsal bir yasta neden müzisyenler güme gider hep? Hiçbir berber dükkan kapatmazken müzisyen sahne al(a)maz. Müzik sadece vur patlasın, çal oynasın mıdır? E hani toplumu ileriye taşıyordu? Tam da böyle zamanlarda ileriye taşınması gerekmez mi toplumun?

Daha fazla uzatmayayım. Hepimiz insanız, hepimiz bir şekilde karnımızı doyuruyoruz. Bir meslek grubunu göklere çıkarırken diğerini yerin dibine sokmayalım. Bunu bir peyzaj mimarı adayı, müzikle uğraşan, edebiyatla ilgilenen ve bazen de resim karalayan bir birey olarak söylüyorum.

İşini hakkıyla yapan tüm meslek grupları eşit değerde saygıyı hakeder. Kimseyi öbürsüleştirmeyin!


Blogger tarafından desteklenmektedir.