Hayao Miyazaki. Şimdi size uzuuuun uzun vikipediden kopyalanmış yazısını yapıştırmayacağım, eğer çok merak ediyorsanız Vikipedi 'den girip okuyabilirsiniz. Ben sadece izlediğim birkaç animesini paylaşmak istiyorum sizinle.


Howl'un Yürüyen Şatosu (Howl's Moving Castle, Hauru no Ugoko Şiro)

Solda gördüğünüz karakterler o filmdeki en sevdiklerim. Bir de ateş vardı o da iyidi. İsimlerini şu an çıkaramadım, netten aramaya da üşendim. Filmde bir kızın sıkıntısını çözmek için Howl'un yürüyen şatosuna gitmesi ve orada hizmetçi olarak çalışmaya başlaması anlatılıyor, geri kalan olaylar da bundan sonra gelişiyor zaten. Miyazaki nasıl bir abimizse çözmüş değilim. Bir anime bu kadar detaylı ve ince ince işlenmez. Hem konu hem de görsellik açısından hakkaten 10 numara olmuş film. Mutlaka izlemelisiniz.


Ruhların Kaçışı (Spirtted Away, Sento to Chihiro no Kamikakushi)

Bu filmle oscar almıştır abimiz. Filmin ana karakteri Chihiro, solda gördüğünüz ablamız. Omzundakileri de filmin ortalarında sonuna doğru göreceksiniz söylemem hoş olmaz. Bu filmde de konu, bu güzel kızımız ve ailesinin yeni bir şehre taşınma sırasındaki yoldaki macerasıdır. Yanlış yola girmeleriyle başlar zaten film, geri kalanını varın kendiniz izleyin. Her ne kadar büssürü ödül almış olsa da bu film, bence izlediğim diğer filmleri daha güzeldi. Tabii ki bu da çok güzel ve Miyazaki'nin yaptığını belli eden detaylar yine var ancak ben diğer filmlerini daha çok sevdim.

Komşum Totoro (My Neighbor Totoro, Tonori no Totoro)

Solda gördüğünüz ufaklığın adı Mei ve dünya tatlısı bi kız. Annesi hastanede olduğundan ablası, babası ve o kendi başlarına kalıyorlar. Annesine söz verdiği için de ablasını yormamak üzmemek için diğer çocuklar gibi hiç mızıldanmıyor, düşünce ağlamıyor falan. Bunlar da yeni bir yere taşınıyorlar (sanırım bu Miyazaki üstadın çocukluğunda falan başından taşınma ile ilgili bir olay geçmiş) ve yine tüm hikaye bu yeni taşındıkları yerde geçiyor. O elindeki mısırı da kopardığından beri bırakmadı film sonuna kadar. Allaaam çok tatlı bişey ya bu.

Kayalıktaki Balık Ponyo (Ponyo on the Cliff, Gake no ue no Ponyo)

Bi dünya tatlısı da bu filmde, Ponyo. İnsanın böyle bir tanıdığı olsun istiyor. Kardeşi, kızı, yeğeni bişeyi olsun yani yanaklarını mıncır, akşama kadar oyna falan. Aslen balık olan bu küçük hanım, insan olmak için çok uğraşıyor ve yanındaki Sosuke'yi de ilk gördüğünden beri bırakmıyor. Bu 5 yaşındaki ufaklıkları aralarındaki ve diğer insanlarla olan diyaloglarını bizzat izlemeniz gerekir, ben ne anlatsam boş. Hele ki Ponyo'nun insan olduktan sonraki herşeye şaşırışı ve çok sevmesi (misal ayakları çıktığında ilk sıralar sürekli evin içinde koşuşturması, ilk ramen yiyişi vs) mutlaka izlenmeli hem de tekrar tekrar. ayerim bu ikiliyi de ben.

Fİlmler hakkında inceleme gibi yazı yazmak istemedim, sadece bu filmlerden haberdar etmek istedim sizi. Üstadın daha çok filmi var, ben henüz 4'ünü izleyebildim. Dİğerlerini de en yakın zamanda edinip izlemek isterim. Siz de isteyin, isteyince olur.


4 Comments

yahepyahic dedi ki...

Tamam izliycem ben bunları :)Çok sevdim karakterleri hatta bayıldım :) Zaten ben çizgi film manyağıyım izlemezsem ölürüm :D

yufkayureklikelgobekli dedi ki...

İzle izle mutlaka izle :) Hatta Miyazaki'nin tüm filmlerini izle, hepsi çok güzel ^_^

yahepyahic dedi ki...

Evet şimdiden başladım indirmeye ve yürüyen şatoyu izledim bile ve bayıldım :)

yufkayureklikelgobekli dedi ki...

O zaman hemen komşum totoro ve ponyo'yu izle. Ya ondaki çocuklar çok tatlılar ya :)

Blogger tarafından desteklenmektedir.