Yorucu geçen iki haftanın sonunda neler olup bitmiş şöyle bir bakarsak yine epeyce yoğun geçmiş. Bir hafta boyunca figüranlık, hemen ardından CS misafirleri ağırlamaca, bolca takılmaca, partiler, festivaller falan filan.
Figüranlık olayı hakkaten umduğumdan da eğleceli ve verimli geçti. Filmin adı "Kebab mit Alles" konusu da anlatıldığı kadarıyla bir mekanı hem Türklere hem Avusturyalılara satmış birisi, onlarda ortak kullanmaya karar vermiş. Birisi cafe diğeri kebapçı açmış oraya biz de orada lazım olan figüranları oynadık. Fİlmin başrolünde Tim Seyfi abimiz vardı Türk kanadından. O abimizi "2 Süper Film Birden" filminden de bilirsiniz bi de "Aşk Tutulması"nda oynamış. Çok cana yakın bir abmiz, set aralarında sürekli muhabbet ettik ve bence filmi kurtaran adam oydu çünkü kostümcüler bizi Türk yapacağız diye kılıktan kılığa soktu, Timur Abi toparladı. Pazartesiden Perşembeye kadar hergün gittim, 2 günü hiç çalışmadım ama yine de para aldım. Akşama kadar oradaki açık büfelerden yararlanıyorsun, yatıyorsun, sigara falan. Hayatımda yaptığım en basit işti diyebilirim. Neredeyse orada oturmamızdan ve yiyip içmemizden para kazandık. Birisi aradığında; "Abi setteyim ya, çekim uzayabilir siz gidin, yoğunuz malum" gibi cümleler sarfedip kendimizi önemliymiş gibi gösteriyorduk millete, çok eğlenceli. Güzeldi, darısı bi dahaki filmlere.
Müzikte bir iki haftadır askıdaydı, Manu ameliyat olmuş. Ne olduğunu anlatamadı, bilmiyodu da bence kıl dönmesi falan bu ara etrafımda çok kişide olmaya başladı, salgın olmasın? Göte mukayet olmak lazım.
CS olayına gelecek olursak. Her zamanki gibi her salı gidip almanca konuşuyorum, milletle muhabbet falan. Onun haricinde geçen pazar bir Rus kızı ağırladık hemen ertesi gün Sandra geldi, o günden beridir de bizde. "Siz sıkılana kadar sizdeyim" dedi, biz de "kal istediğin kadar" deyince pazartesiye kadar kalma kararı aldı. Aslında biz uzattık onun kalma süresini "şu gün şu var, bu gün bu var" diye diye cumartesi ettik günü, sanırım pazartesi de Julien'le birlikte ayrılacak. Cuma günü de Sandra'nın üstüne Julien geldi Kaliforniya'dan. Şu anda iki kişi birden misafir ediyoruz. Onları gezdirmekten harbi yoruldum bu hafta ama değdi ya, bi çoğuna epeydir uğramamıştım. Herşey düne kadar güzeldi gayet taa ki Sandra cüzdanını kaybedene kadar.
CS'in partisi vardı cuma günü. Baya kalabalıktı, geç gittik ona rağmen geç saate kadar hala tıklım tıklımdı.Epeyce eğlendik, dans ettik, kurt döktük sonrasında Travel Shack'e gittik fire shot atmaya. Fire shot hakkaten süper bişey, aslına bakarsan aynen şöyle bişey;
Bu da Viennese Blood. Bu da ağzında milyonlarca iğne etkisi yaratan bir içki ama gayet güzel tadı var;
Şimdilik bu kadar sanırım, aslında belki detaylar falan ama aklıma gelenler bunlar.
Ha bu arada derslere de başladım, bi tane de arkadaş edindim ilk günden. Kız baya cana yakındı ve sanırım baya yardımı olacak çünkü ne sorsam fazlasıyla yanıtladı ve inek gibi not alıyordu, işime yarar çünkü okul hakkında hiç bir bilgim yok, ne yapacağımı bilmiyorum. Neyse bekleyip anlarız ne yapılması gerektiğini.
Öperim.
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Yorum Gönder