İnternete hala "şeytan icadı!" diyenler var mıdır acaba? Teknolojiye öcü gibi yaklaşan, "yok aga, gideceksin domates yetiştireceksin, bilgisayar, televizyon olmayacak" diyenler? Bir ara ben de diyordum benzeri şeyler. Cahilliğin dayanılmaz hafifliğini özlüyordum, primitiv yaşamın hayalini kuruyordum, belki içten içe hala kuruyorumdur ancak internetin hayatımıza kattıklarını düşünecek olursak bu saatten sonra bunları reddetmek, bahsettiğim şekilde yaşamı benimsemeye kalkarsak en fazla Don Quixote'un yel değirmenlerine saldırmasını tekrarlarız.

Şimdi size "ne kadar güzel bak bilgiler daha hızlı, alış veriş, bankacılık vs" diye anlatmaya başlamayacağım. İnternetin en büyük nimeti bu saydıklarımdan ziyade herkese ulaşabilme lüksü. Bence en önemli kısmı burası. Sanalda kahraman yoktur, herkes belli bir zümrenin kahramanı olabilir, herkes bir şekilde, bir çevrede ünlü olabilir, kendi kitlesini oluşturabilir ve daha da önemlisi gerçek hayatta, zamanında televizyondan salyamız akarak izlediğimiz "ünlü" insanlar ile eşit şartlarda yarışabiliriz.

Önceden konserlerde uzak bir köşeden (ya da en önden) kıçımızı yırtarak sesimizi duyurmaya çalıştığımız şarkıcıya, seminerine ya da fakültedeki söyleşisine gittiğimiz, mikrofon sırasının bize gelmesi için çırpındığımız bürokratlara, imza gününde, sadece bir anlığına bir araya gelme şansı yakalayabildiğimiz, fırsat bulabilirsek iki kelâm edebildiğimiz yazarlara ve nicelerine iki tık ile ulaşabilmek olabilecek en adil ve eşit fırsat şu anda. Medyanın seçtiğini değil de kendi seçtiğimizi okuyabilmek, duyabilmek, izleyebilmek de bir diğer fırsat.

"Herkesin eşit olması hayali" meydanlarda bağırarak/savaşarak devrim yapmaya çabalamaktansa her bireye internet kullanımını yayarak sanal/teknolojik devrim olarak sağlamak daha kolay, daha hızlı ve daha verimli geliyor gözüme. Özellikle Twitter ve Facebook'un kullanımının yaygınlaşması, "ünlü" ünsüz her kesimin bu akıma dahil olması ve bu temel üzerinde zerre kadar sınıf ve statü farkının olmaması beni bu düşünceye sevk etti. Yani hepimiz sanal denen bu yerde (gezegen mi dersiniz artık, ülke mi dersiniz yoksa evren mi o size kalmış) kişisel özgürlüklerimiz ile kimseye hesap vermeden ve hiç bir hiyerarşik sisteme maruz kalmadan kafamıza göre ahkam kesebiliyorsak, sanal evreni anarşist bir düzen olarak niteleyebiliriz. İsminizi kendinizin seçebildiği, sadece isterseniz kendinizle ilgili bir şeyler paylaştığınız, sosyal sigorta numaranız, kimlik numaranız, anne kızlık soyadsız bir alan! Sonuna kadar tadını çıkarın, uçsuz bucaksız bu alan tamamen size ait, işte anarşizm.

Zaten bir gün her birey internet kullanmaya başlarsa internetteki bu başına buyrukluğu, bu özgürlüğü kendi yaşamına da yansıtmaya başlayacaktır. Tam da o esnada ılık ılık anarşizm rüzgarlarını hissedeceğimize inanıyorum.

Çok mu ütopik?

*Bunu da paylaşmadan geçemedim, hem çok güldüm hem de anlatmaya çalıştığım mevzuyu özetlediğini düşünüyorum:


Blogger tarafından desteklenmektedir.