Viyana bu ara resmen gitme diye yalvarıyor gibi geliyor. İlginç şeyler sunuyor her geçen gün.

- Buraya geldiğimden beri edinmek istediğim bir arkadaş edindim mesela. Her şeye hevesli, Japonya aşığı falan.
- Sonra bir palyaço ile tanıştım, Bilkent'te okumuş o da, hem de aynı dönem. Kafadan "erkek arkadaşım vs." diye girmese gönlü bile kaptırabilirdim, aşırı tatlı birisi.
- Gidecek olmamdan mıdır nedir, herkes iyi davranıyor.
- Ev işim rayına girdi, rahata kavuştum.
- Okul her zamanki gibi patlamış durumda ama teknik üniye geçip telafi edebilirim, önü açık ve okuldan harç ücreti almıyorlar artık.
- Patronum bile üzüldü gideceğime "bir git, kafanı dinle, belki dönersin. Bunlamışsındır, alıştık sana da" dedi, üzüldüğü görülebiliyordu.
- Uçan kuşa borcum olsa da ucu dönmeye başladı.
- FRP toplantıları düzenlemeye başlayacağız, DM'lik kurallarını öğrenir öğrenmez.
- Reyiz bir süre bizimle yaşayacak!

Birkaç tane daha şey vardı ama şu an hatırlayamadım. Yani Viyana remen son kozlarını oynuyor gibi ama yemezler koçum, şimdiye kadar üzdüklerine say!

Kaldı ki "gel" diyenler "kal" diyenlerden hala çok fazla, "öyle yürekten çağırma beni, bir gece ansızın gelebilirim" diyorum ben de.

*Giderayak Viyana karşıma bir de aşk falan çıkartırsa yok artık diyeceğim. Bu kadar da yavşaklık olmaz!


Blogger tarafından desteklenmektedir.