Hayal edin. Erkeklerde sinek kaydı tıraşın toplumca ayıp kabul edildiğini, kareli gömlek giydiklerinde kin ve nefretle bakıldığını, herhangi bir uzvu koptuğunda protez yaptırmalarının yasak olduğunu ve fabrikada en az yirmi adet ürün üretmek zorunda olduklarını. Ettiniz mi? Çok saçma değil mi?

Tekrar hayal edin. Kadınlarda baş örtmenin/açmanın ayıp kabul edildiğini, açık giyindiklerinde kin ve nefretle bakıldığını, kürtaj yaptırmalarının yasak olduğunu ve en az üç çocuk doğurmak zorunda olduklarını. Ettiniz mi? Çok zor olmadı değil mi hayal etmek?

Neden ilk paragraftaki kurallar ya da mevzular saçma geldi de ikinci paragraftakiler makul geldi? Ya da daha "normal"? Ya da daha kolay hayal edebildiniz? Bir insanın bedeni, hayatta sahip olduğu en birincil varlıktır ve söz sahibi yalnızca kendisidir! O bedenin tüm tasarrufu kendisindedir. İster örtünür kat kat, ister sergiler tüm çıplaklığıyla. İster vücudunun her yerine dövme/piercing yaptırır, ister saçını dahi boyamaz. Bedenine yaptığı/yapmadığı her şey kişinin iradesiyle olmalıdır. Kürtaj, cinsiyet değişimi ve hatta ötenazi ve intihar bile kişinin bedeninin özgür iradesi dahilinde kabul edilebilir olmalıdır. Başka bir canlıya zararı olmadığı sürece kendi bedeni ile ilgili her şey kişiyi bağlar.

Bu beden ile ilgili verdiği kararlar "yanlış" bile olsa - ki yanlış ve doğru göreceli kavramlardır, şurada bu konuya etraflıca değinmiştik - kişinin kendi vücudunda o yanlığı yapma hürriyeti de vardır.

Yapılan en büyük yanlışlardan bir tanesi de bir bireyin giyim kuşamına devlet yasaları ile müdahale edilmesidir. Bir kadının/kızın başını açması mı yoksa kapatması mı gerektiği hükümet politikasını zerre ilgilendirmemesi gereken bir noktadır.

Aynı hürriyet bireyin; istediği kişiyle, istediği cinsle (iki tarafın da rızasıyla tabii ki) istediği şekilde sevişme, bilerek ya da bilmeyerek meydana gelen hamileliklerde doğurup doğurmayacağının hürriyetini de sağlamak zorundadır.

Her birey, diğer bireylerin özgürlüğüne zarar vermediği sürece, kendi doğruları doğrultusunda, kendi bedeninin tüm kullanım hakkına sahiptir.



6 Comments

Şahin Şirin ERDEM dedi ki...

bu en doğal haklar, en basit özgürlükler bile ne kadar büyük sorun oluyor bizim gibi geri ülkelerde...
insan özgürlüğünü istemeyenler insanı köleleştirmek arzusunda olanlardır..
çok güzel yazmışsın.. yüreğine sağlık...

yufkayureklikelgobekli dedi ki...

En temel haklarımızı, özgürlüklerimizi vermedikleri yetmiyormuş gibi tamamiyle bize ait olan bir şeyde de hak iddia ediyorlar.

Teşekkür ederim Şirin Abi.

Adsız dedi ki...

bedenimiz bize mi aittir? bunu bir kez daha düşünmek gerek biz aydın insanlar olarak. bedenimiz bize ait olduğu halde ölüm de bile ona bir katkıda bulunamıyoruz ki biz bedenimiz bizim diyorsak. o zaman beden bize ait değil ve emanettir ve biz olgun, yufka yürekli insanlar olarak düşünceli davranarak bize verilen emanete ihanet etmemeliz. bedenimiz bize dünyada emanet olan bir nimettir. bu beden bize ait değil yaratılan her şey Allah'tandır ve tekrar ona dönecektir.ben emanet olan bir varlığa istediğim gibi davranırım diyemem bu yufka yüreğime dokunur. ayrıca ülkemiz kanunen şeriatla yönetilmiyor ki bir bayanın kapalı açık olmasına karışılan bir yönetim diyoruz veya istediği gibi cinsiyet değiştiremiyor vs. biz aydın insanlar diyorsak kendimize, kendi düşüncelerimizi ifade etmeden önce bu konu hakkında bir araştırma, bir analiz yapmalıyız diyor yolunun açık olmasını diliyorum...

yufkayureklikelgobekli dedi ki...

Merhaba Adsız, oncelikle hukumetin bas acip kapamaya karismadigini soylemissiniz, kamuda basi kapali kadinlarin daha yeni yeni calismaya basladiklarini, okullara yeni yeni alinmaya basladiklarini ve bu engellemenin hukumet tarafindan yapildigini belirtmek isterim. Yani hukumet giyim kusama karismaktadir.

Bedenimizin emanet oldugunu ve onun Allah'a ait oldugunu soyluyorsunuz. Bu tamamen sizin kisisel dusunceniz ve bu dogrultuda bedeninize hicbir mudehalede bulunmamayi tercih ediyorsunuz. Benim de bahsettigim tam olarak bu idi. Herkes kendi bedenine, kendi dusunce ve inanclari dogrultusunda isdigini yapmakta hürdür.

Eger yine İslam ekseninde dusunecek olursak da bireyin yaptiklari ve yapmadiklari tamamen Allah ile kendisi asindadir ve kendisi sorumludur yaptiklarindan. Yine mevzu kisinin kendisinde bitiyor yani. Benim aciklamak istedigim bu idi.

Tesekkur ediyorum yorumunuz ve iyi dilekleriniz icin.

Adsız dedi ki...

Öncelikle iyi günler, yazdığınız yazıdaki gözüme çarpan bir çelişkiye değinmek istiyorum."KÜRTAJ, cinsiyet değişimi ve hatta ötenazi ve intihar bile kişinin bedeninin özgür iradesi dahilinde kabul edilebilir olmalıdır."Demişsiniz ve" Başka bir canlıya zararı olmadığı sürece kendi bedeni ile ilgili her şey kişiyi bağlar. " diyerek devam etmişsiniz.Kürtaj meselesinde yaşanılan durumun katliam olduğu barizdir.Burada kişinin hürriyetini savunurken kürtaja maruz kalan CANLININ hürriyetini hiçe saymış olmuyor musunuz? Kutuplarda yavru foklar canlı canlı katledilirken bütün dünya ayağa kalkıyor da oradaki hassasiyet kürtaj meselesine geldiğinde neden özgürlük kısıtlanması olarak algılanıyor. Sizce bu ne tür bir ironidir?

yufkayureklikelgobekli dedi ki...

Sayın Adsız, öncelikle tek savunduğumun bireysel hak ve özgürlükler olduğunu yinelemek isterim.

Kürtajın yapılıp yapılmamasının doğru ya da yanlış olduğuna dair herhangi bir şey söylemem söz konusu olamaz, çünkü ben doğurgan bir birey değilim.

Bu kararın bebeği (aslında zigotu) taşıyan bireye sormak en doğrusudur. Şu anda kürtajın yasal süresi 10 haftadır ve o süreye kadar zigottan bir birey gibi söz etmemiz yanlış olur. Dolayısıyla herhangi bir bireyi öldürmüş olmuyorsunuz. O süreye kadar o zigot, kadının bir parçası şeklinde görülebilir.

İlla İslami açıdan yaklaşmamız gerekiyorsa da Kuran'da bu konu ile ilgili net bir açıklama bulunmasa da (sizin için oturup araştırdım) hadislerde birkaç farklı süreden söz ediliyor. 1.'si 20 gün (pek kabul gören bir hadis değilmiş) 2.'si 40 gün (en çok inanılan. Nedense İslam alemi 40 rakamını çok sever) 3.'sü ise 120 gün. Buradan da görülebileceği gibi dinen de 40 güne kadar kürtajın haram olmadığını belirtmektedir.

Yineliyorum; ben, kişinin kendi bedeni ile ilgili tüm kararın bireyde olmasını savunuyorum. Sahip olduğumuz en birincil varlıktır zira.

Sevgilerimle.

Blogger tarafından desteklenmektedir.