Aceleniz ne lan? Nereye yetişiyorsunuz? Son kuşakta, özellikle bu 90 sonrası nesilde dikkatimi çeken bir nokta var: Acelecilik! Aslında bir nesle mâl etmek de yanlış. Son on yıllık döneme baktığımızda her şeyin bir an önce olup bitmesi, çok çaba harcamadan sonuç elde etmek üzerine kurulu bir düzen var, farkında mısınız? "On derste İngilizce konuşacaksınız! Günde on beş dakikanızı ayırıp kaslı bir vücut ister misiniz? Mucize diyet!...
dahası...


"Normalde böyle durumlarda korku hikayesi anlatılmaz mı?" "Çok klişesin canım, nesi varmış yalnızlık hikayelerinin?" Bizim neyimize olduğunu anlamadığım bir kampın ortasında bulmuştum kendimi. Muhtemelen diğer ikisi de aynı durumdaydı. Trafik tozu ciğerlerine sinmiş biz üç kafadarın ne işi olurdu dağda bayırda? Yine de bir gazla, sadece haftasonunu geçirmek üzere medeniyete iki saat mesafede, memeleketin nesli tükenmeye yüz tutmuş...
dahası...


Sana anlatabileceğim çok fazla başarı hikayem yok aslında. Benim hikayelerim hep başarısızlıklar üzerine kurulu. Terkedişler, vazgeçişler... Mezuniyet balom olmadı benim, görkemli iş yemeklerim, doktora tezim... Yarım bırakılmış okullar, cv'me yazabileceğim 1-2 günlük anketörlük, el ilanı dağıtma işleri falan sana anlatabileceklerim. Ama ne var biliyor musun? Mardin Nusaybinli bir abiyle tanıştım Strasbourg'tan Viyana'ya otostop...
dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.