Düşünsene, gözünü bir açıyorsun, sana benzeyen ama senden çok daha büyük yaratıklar var etrafında. Neyin ne olduğunu kavramaya başlıyorsun, senin gibi kafası karışık yüzlerce kişi ile aynı yere tıkıyorlar seni. Eline kalem kağıt verip koşturuyorlar. Yıllar önce yapılan savaşları, ölümleri, yıkımları anlatıyorlar, kafa karışıklığın artıyor.

Ne olduğunun farkına varmadan koşuyorsun. Durduğun an tökezleyeceğin için duramıyorsun korkundan. Kitleler halinde koşuyorsun. Ne anlatırsa otorite, inanmak zorundasın, vaktin yok çünkü durup değerlendirmeye.

Eline silah veriyorlar, bir süre de silahla koşuyorsun, kalemi kağıdı bırakıp. Bir süre sonra yollar ara yollara ayrılıyor. Biri deney tüpleri peşinde koşuyor, ne olduğunu bilmeden. "İnsanlığa yarar sağlayacağım!" diyor. Yeni bir ürün için işçilik yaptığının farkında değil, kasa hep kazanıyor.

Biri spor yapıyor, yıllar önce çizilmiş çizgilerden hangisinin içinde kaldıysa/doğduysa oranın malı oluyor. Silahsız savaş, güç gösterisi için kendini paralıyor diğer çizgiler içindeki alanlara karşı. Çizgileri içerisinde yaşadığı kara parçasını kontrol eden adamı yüceltmek için çabalıyor.

Biri eline fırça alıyor, saçma sapan anlamlar yüklediği paçavraları fahiş fiyata satıp yolunu buluyor. Sorsan toplumu aydınlatıyor.

Biri kafası karışıklara yol göstermek için ayrılan yola gidiyor. Kendi kafa karışıklığını çözememiş biri olarak  önüne ne koydularsa onu gösteriyor kafası karışıklara.

Biri tepki koyuyor, hiçbir şey yapmıyor, neden hiçbir şey yaptığını bilmeyerek.

Biri "noluyo lan? Neden koşuyoruz?" diyor. Şanslıysa birkaç kişiyi etkiliyor ancak o birkaç kişi aynı fikri savunsa da düşünmüyor. Sadece cool olmak için "neden koşuyoruz?" diyen adamın peşine takılıp her söylediğini tekrar ediyor. "Neden koşuyoruz?" diyen güçlü bir kişilikse peşindeki salaklardan dolayı üzülüyor, anlaşılmadığının farkına varıyor. Zayıf ise ne oldum delisi olup ilk fikrinden çok uzaklarda, saçma sapan ego beslenmesi ile mallaşıyor.

Sonra herkes yok oluyor, tek tek ya da kitleler halinde. Kendisiyle birlikte bir çok şeyi yok ediyor beraberinde. Koşunun nereden başladığı muamma, nerede biteceği muamma. Nedeni muamma. Bu kadar çok bilinmeyenli denklemi insan beyni almadığı için, yine sorgulamayacakları kavramlar ile var ve yok oluşuna anlam yüklüyorlar. Dinler ortaya atılıyor.  Neden koştukları  sorusuna yüzeysel bir cevap verip tabiri caizse ağızlarına bir parmak bal çalıp koşturuyorlar insanları. Koşmaya teşvik edecek sebepler yaratıyorlar. Doğal seçilim gibi, yıllar geçtikçe en hızlı koşanlar hayatta kalıyor, kendinden daha hızlı koşan bireyler yaratıyorlar.

Ne olduğunu anlamadan koşuyoruz. Bizi koşturanların da neden koşturttuğunu bilmediğini biliyorum. Herkesin bir sebebi var, bahanesi var, uydurduğu anlamları var ama bu anlamlar da çok anlamsız. İnsan ırkı olarak komple aptalız ve koşuyoruz.


Blogger tarafından desteklenmektedir.