Türk halkı olarak biriyle sevgili olmak ve ona sahip olmak arasındaki farkı bi türlü kavrayabilmiş değiliz.

Şok marka litrelik vişne suyum, Halk marka küp gofretim (süper bişey ama, denemeyen varsa) Winston softum, kültablam, haşat haldeki kucak bilgisayarım ve winampta Kesmeşeker'imle birlikte internet aleminde gezinirken ne zamandır aklımı kurcalayan, sinir eden bu konuyu birileriyle paylaşmak istedim. Aslında konuşma konusunda daha iyiyimdir, yazmayı pek sevmem lakin kimim kimsem yok, gecenin bi yarısı...

Aranızda bu dertten muzdarip olan arkadaşlar var biliyorum, onlar da kendilerini biliyorlar şimdi burada isim verip rencide etmek istemiyorum.

Konumuza dönelim. Bir insan neden karşı cins yada hemcinsiyle bir ilişki içerisine girdiğinde onun herşeyini kontrol etme ya da her haltına burnunu sokma gayreti içerisine girer anlam verememekteyim. Giyim kuşamına, yediğine içtiğine, gezdiğine tozduğuna vs. Bu beraberlikteki her iki insan da ayrı ayrı bireylerdir. Birbirlerini tanımadan önce de bu hayatı sürdürüyorlardı ve birliktelik yaşamaya başladıktan sonra da bu hayatları olduğu gibi devam ediyor. Tek fark hayatında artı olarak birliktelik yaşadığı insan var. Bir insanla duygusal açıdan bir birliktelik yaşamaya başladıktan sonra o iki insan tek bir insan haline dönüşmüyor. Aynı şeylerden zevk almaya başlamıyorlar. Eskiden neyse hala o insandır onlar. Ayrı Ayrı birer birey olduklarını göz ardı ediyorlar.

Bir sevgilinin kesinlikle diğerinin hayatına burnunu sokma yetkisi olduğuna inanmıyorum. Özellikle arkadaş seçimi konularına girmesini kesinlikle hazmedemiyorum. Örneklerini yaşadım, şahitlerim var bu sitemim öfkem bundandır. Hele ki arkadaşlarından kıskanıp onlara ayıracağı vakti bi şekilde çalmaya çalışan sevgili kişisine ayrı bi nefret beslerim, kim olursa olsun. Arkadaşlık kutsaldır lan, ne haddine senin bi başkasının arkadaşlık ilişkilerine karışman.

Annemin babamın bana sormadığı hesabı beraber olduğum kadınlar sordu, ailemden yemediğim azarı onlardan yedim. Kimsin sen ya!! Hayatıma müdehale etme hakkını sana kim veriyor?
Ben bir bireyim herkes ayrı ayrı birer bireydir. Bunun ayırdına varılmalı. Ben sokakta şarap içmeyi seviyorsam bana uymak zorunda değilsin. Sen de git arkadaşlarınla barda bira iç. Gece sokakta takılmayı seviyorsam buna saygı göster. Annem gibi durmadan "o saatte dışarda ne işin var? başına birşey gelir" demeyi kes. Benim zaten bir annem var, başka bir annye ihtiyacım yok.

Sanırım işte bu yüzden büssürü kıymetli arkadaşlıklarım ve elle tutulur çok az sevdiğim kadın oldu. Bi insanla sevgili olmaktansa arkadaş olmayı tercih ettim hep. Çünkü arkadaşlarıma çok falza değer veririm. Herbişeyimdir onlar benim. Ve bence insanın hayatta sahip olabileceği en değerli şeydir dostluk. Laz diye bi arkadaşımızın pek değerli vecizelerinden birisi; "Sevgili herzaman bulabilirsin ancak dostu zor elde edersin ve sevgililik hadisesi geçicidir, eninde sonunda arkadaşlarına dönersin"dir. "Uyuyanın yemek hakkı olmaz" da demiştir ama o ayrı bir vecize :)

Dinim dostluktur, kıblem onların yüreği.

Dostlar candır.

Umarım taş yerini bulur.


2 Comments

Sinek efendim! dedi ki...

her insan kendini en mükemmel sanınca,
en sevdiğini! de en mükemmel yapmaya çalışınca,
conflict "kaçınılmaz" dostum.

yemin ediyorum bana "sen niye bana karışmıyosun?" diyeni bile çıktı ya. diyeceğim dünya prototip dolu, deşeleme gerek yok.

dostlar candır ya. hatta bir onlar candır. onadım seni. :)

yufkayureklikelgobekli dedi ki...

O dediğin insan tiplerine ben de rasladım şehirde sayın sinek efendim.

Lakin dostluğun can olduğunu unutan insanlaradır bu yazım.

İlgine teşekkürler ^_^

Blogger tarafından desteklenmektedir.