Yoğun boşluğum tüm süratiyle devam ediyor. Buraya bunu bile yazmaya üşenir haldeyim. Bu sıra severek yaptığım tek şey yemek yapmak. Kurban münasebetiyle konu komşudan bi küçük baş hayvan kadar et geldi. "Küçük Yozgat"ta oturmanın faydaları olsa gerek. 10. Viyana Türkler'in yoğun yaşadığı yerlerden birisi ve geçen ay buraya taşındık. Ohaa amma çok şey olmuş ve ben hiç bişey yazmamışım. Eve nasıl taşındık, evi ne hale getirdik vay efendim o bi aylık süre içerisinde neler yaptık falan. Bildiğin boşlamışım burayı. Kusuruma kalmayın. Ama inan çok zor. Şu an tek paylaşmak istediğim Almanca'yı öğrenemiyor olmam. Aslına bakarsan tam öyle değil. Teoride herşey süper gidiyor şu anda ancak iş konuşmaya gelince o tekleme seanslarım yok mu harbiden delirtiyor. Derdimi anlatana kadar epey süre geçiyor ya da bana öyle geliyor. Kimle konuşsam "iyi konuşuyorsun" diyor ama sanki sadece sırtımı sıvazlıyorlarmış gibi geliyor. Almancayı daha çok hayatımın içine katmalıyım. Hatta blog yazılarımı almanca yazmayı deneyebilirim. Kim okuyacak diye düşünüyorum öyle olunca. Hadi onu geçtim kaç kelime yazabilirim ki? Aslında harbi iyi düşünce ya, bundan sonra anlatmak istediğim ya da yazmak istediğim şeyi Türkçe yazarım sonra ufak bi anlatacağım şeyi de Almanca yazarım. Böylelikle yazma kabiliyetim ve kelime bilgim genişleyebilir.
2 Comments
hadi bakalim :)
evet süper fikir :) Ben okurum daha doğrusu okumaya çalışırım :) ne güzel olur çok beğendim bu fikri :)
Yorum Gönder