- Hey! Bu taraftayız!
- Naber?
- İyi. Yalnızsın.
- Bekledim bekledim gelmedi. Ben de şuraya baktım, giriş beleş mi diye, değilmiş. Eve gidiyorum.
- Otur istersen.
- Yok, size iyi geceler.

     Bir süre önce beraberdik, sokak sanatçılarının bir partisi vardı. Sürekli olmasa da bir süre beraber takıldık. İki yabancıydık birbirimize sonuçta. Havadan sudan, okuldan Viyana'dan... Bir kaç kez mekandan çıkmaya yeltenmiş, arkadaşı içeride birileriyle tanışınca o da yalnız kalmış, bir süre daha bekledikten sonra el mecbur çıkmış mekandan.

- Eve kadar yürüsem mi ben de onunla beraber?
- Git tabi oğlum, durduğun kabahat.
- Hakkaten ya gideyim ben de dur.

     Adımları biraz sıklaştırdım, acelesi olmayan bir edayla adımlıyordu sokakları. Teknik Üniversite'nin önündeki küçük büfe gibi, stand gibi bir şeyin içerisine bakmaya çalışırken yetiştim.

- Eve mi?
- Evet.
- Eşlik edebilir miyim?
- Tabii ki.

     O anlattı ben dinledim. 1,5-2 km'lik yolu onun hobilerini dinleyerek geçirdim. Memnundum. Ayaklarımda derman olmamasına rağmen o yolda kuş gibiydim. Sarfettiği her kelimeden keyif aldım. Maksadım tanımaktı, bu da ilk adımlar...


Blogger tarafından desteklenmektedir.