Şarkı zaten söylenmek istenenleri gayet güzel bir şekilde dile getirmiş ancak belki ekleyecek bazı şeylerim vardır diyerek yazmaya başlıyorum.

Evet var bir şey ve evet hala tam olarak bir şey diyemiyorum. Eskisine nazaran daha net diyebilirim, toz bulutları kalkmaya başlıyor, daha da emin oluyorum ancak hala tam olarak kaptırdım denemez. Yeri gelip kıskanmaya, kendimce gücenmeye bile başladım ki "ne ayaksın oğlum sen?" diyorum kendime. Yani kıskanmak niye? Neyse kendime çeki düzen vermeli.

Geriye tek kalan tek şey bu hislerimi paylaşmak. Oysa ne güzel de gülmüştün o gün...

Bayram harçlığı alacak çocuk hevesiyle bir saati aşkın süre boyunca bekleyip muradıma ermiştim. Kalabalık bir gurupla yenen akşam yemeğinde bolca sohbet imkanı bulmuştum. Çok da memnun oldum. O anlattı ben dinledim, ben dinledim o anlattı. Anlattıkça dinledim, dinledikçe anlattı. Yalnız bu sefer ben de çok şey anlatmıştım. İlgilendi. Gülümsedi her dönüp baktığımda, anlatırken gözlerini gözlerime dikti.

Bir ara sessizlik olduğunda, masanın baş köşesinde olduğumdan dolayı, "ee anlat?" diye muhabbet geçti, sanki gerçekten birşeyler konuşmam gerekiyormuş gibiydi.

- Ee anlat.
- Ben seni çok beğeniyorum!
- ...
- ...

Diye bir muhabbet geçsin istedim, hatta istemsiz çıkacaktı neredeyse ama tuttum, bekledim, bekliyorum. Bilmem nereye kadar beklemeli, nereye kadar tutmalı kendini.

Buyrun bir de bunu dinleyin, bu da konumuzla paralel..


Blogger tarafından desteklenmektedir.