Yanılgıya düştüğümüz ya da üzerine düşünmediğimiz mevzulardan birisi de icatlar ve mucitleri sanırım. Örneğin telefon. Graham Bell icat etmiştir değil mi? Mutlaka yıllarca araştırma yapmış, çalışmalar, prototipler, deneyler... Birden bire ortaya çıkmadığını hepimiz zaten biliyoruz. Benim yaklaştığım nokta biraz farklı. O telefon, insanoğlunun,...
dahası...


Rahatsızım! - Sürdürülebilir yaşamı savunduğunu iddia edip her sene telefonunun modelini yükselten kesimden rahatsızım. Sürdürülebilir bir yaşam asgari düzeyde ihtiyaçlarını karşılama ile mümkündür, sosyal medyadan makale paylaşmak ile değil. - Saçma sapan sitelerden "organik" ürün alarak sürdürülebilir bir yaşam sürdüğüne inanan insanlardan rahatsızım. Bir kilo domatese 10 lira vermek değildir sürdürülebilir yaşam. Ya da üzerinde...
dahası...


Rahatsızım... Sanatın, bilhassa sahne sanatlarının göklere çıkarılmasından rahatsızım. Tiyatrocuların, müzisyenlerin, ressamların insan üstü bireylermiş gibi gösterilmesinden rahatsızım. Bir tiyatrocu neden su tesisatçısından üstün olmalı ki? Nedir onu ayrı kılan? İkisi de para kazanmak için mesleğini icra eden kişidir en nihayetinde. Yetenek? Tiyatro da, müzik de, su tesisatçılığı da, kaportacılık da öğrenilebilir meslek...
dahası...


Hayat her zaman seçim yapma zorunluluğu mu sunar insana? - İki gönlün bir olduğunda seyran olan samanlıklar, samanın Bulgaristan'dan ithal edilmeye başlanmasıyla yıkıldı. - Çeşme başlarında buluşma da yalan artık. Her çeşme başı bir Starbucks, bir Gloria Jean's. - Dere kenarları artık rekreasyon alanı, akbil basmadan giremezsin! - Söğütleri hep kesmişler. Şezlonglar, şemsiyeler kiralık. - Yollar uzun, atlar aç. Ot koymamışlar...
dahası...


Şimdi insanlar, bir duyurum olacak. Bizim Debriyaj, nam-ı diğer Atakan bir fanzin işine başladı, ilk sayı için de canını dişine takıp başardı diyebiliriz. Şimdi sizden ricam, eğer siz de yazan insansanız aramıza katılın. Sadece yazmanız önemli değil; çizebilirsiniz, fotoğraflayabilirsiniz, tasarlayabilirsiniz, fikir üretebilirsiniz......
dahası...


Hayatımın ilk Gevende konserini anlatayım mı sizlere? Sanırım şimdiye kadar gittiğim en iyi Gevende konseriydi. Sene 2002, Ankara'ya taşındık. Lise 2'ye gidiyorum. ilk arkadaşlarımı edindim, sonra da sonsuza kadar arkadaşlarım oldular. Onlardan bir tanesinin hikayesi aslında. Müzik zevkim o zamanlar daha yeni oluşuyor. Yeni yeni gruplar...
dahası...


Şu an bu jileti bileğime dikine saplayamıyorsam hepsi çocukluk tramvamdan dolayıdır. Ne mi? Anlatayım. Nispeten varlıklı bir tüccarın oğlu olarak doğdum. Annemin çalışmasına ihtiyacı yoktu o zamanlar. Üç yaşıma geldiğimde lösemi teşhisi koydular. ÜÇ! Şu anda gayet sağlıklı bir bireyim ancak o zamanlar çok meşakkatliydi bu durum. Şu anki halime gelmem 10 yıl kadar sürdü. Beni kurtarmak için ailem, hiç hesaplarında olmayan bir...
dahası...


Aceleniz ne lan? Nereye yetişiyorsunuz? Son kuşakta, özellikle bu 90 sonrası nesilde dikkatimi çeken bir nokta var: Acelecilik! Aslında bir nesle mâl etmek de yanlış. Son on yıllık döneme baktığımızda her şeyin bir an önce olup bitmesi, çok çaba harcamadan sonuç elde etmek üzerine kurulu bir düzen var, farkında mısınız? "On derste İngilizce konuşacaksınız! Günde on beş dakikanızı ayırıp kaslı bir vücut ister misiniz? Mucize diyet!...
dahası...


"Normalde böyle durumlarda korku hikayesi anlatılmaz mı?" "Çok klişesin canım, nesi varmış yalnızlık hikayelerinin?" Bizim neyimize olduğunu anlamadığım bir kampın ortasında bulmuştum kendimi. Muhtemelen diğer ikisi de aynı durumdaydı. Trafik tozu ciğerlerine sinmiş biz üç kafadarın ne işi olurdu dağda bayırda? Yine de bir gazla, sadece haftasonunu geçirmek üzere medeniyete iki saat mesafede, memeleketin nesli tükenmeye yüz tutmuş...
dahası...


Sana anlatabileceğim çok fazla başarı hikayem yok aslında. Benim hikayelerim hep başarısızlıklar üzerine kurulu. Terkedişler, vazgeçişler... Mezuniyet balom olmadı benim, görkemli iş yemeklerim, doktora tezim... Yarım bırakılmış okullar, cv'me yazabileceğim 1-2 günlük anketörlük, el ilanı dağıtma işleri falan sana anlatabileceklerim. Ama ne var biliyor musun? Mardin Nusaybinli bir abiyle tanıştım Strasbourg'tan Viyana'ya otostop...
dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.