Blogta ağlama duvarına döndü ama napiim.

Zamanında msn sıpeysime yazdığım şu iki yazı dikkatimi çekti.

"Zamanında demiştim ilerde başkasıyla evlensemde çocuklarıma anlatacağım birisin die, düşünüyorumda değişen bişey yok hala başka birisi olsa bile anlatıcam seni kızıma dicem böle böle biri vardı, uzaktaydı korktum cesur biri değildim şu an onun genlerini taşımıosan benim korkaklıım dicem. Bilsin. Bende hıyarlıımı biliim. Var içimde hala bişeler ufak ufak yel estiinde alevlenecek gibi oluo tutuorum kendimi, kor halinde duruo. Hatta düşünüorum bile bazen, tanıyanlar bilir düşündüüm nadirdir, ama kafamı kurcalayan bi maddi sebepler bide Şebnem öle işte anlatıcam seni çocuklarıma kim bilir belki beraber annatırız ben cesaret edebilirsem zaten canım sıkkın dertlerimden birini paylaşmak zorundaydım buda öle bişe..."

"Seviom lam seni! Hayatımda bi kere üç boyutlu görmüş olsamda, bi kere dokunmuş olsamda, hayatıma başka insanlar girip çıkmış olsada, sana kavuşmak hayal olsada, sesini bile çok az duysamda seviyom seni (oh be!). Ama hala korkağım, sadece şunu bil, ruhumun derinliklerinde bi yerlerde bi kütleye sahipsin! Hepsi bu..." (bu yazıyı noktasına virgülüne dokunmadan itaf ettiğim kişiye göndermiştim sms olarak. Cevap mı? "Ben senle aynı duyguları paylaşmıyorum!")

Bu bahsi geçen yazıları çok iyi hatırlıyorum. İlki 18 Eylül diğeri 7 Ekimde yazılmış ama senesi meçhul. 2007 de olabilir 2006 da. Feci bişey aşık olmak, hakkaten.

Şebnem'le tanışmamız 5 yıl öncesine dayanıyo, çok iyi hatırlıyorum okula yeni başladım baktık beleş internet falan dadandık internete. Bi mail gelmiş tanımadığım bi adres. Bi arkadaşıyla dedikodu eder gibi bi maildi ama yanlış geldiği ortada. "Yanlış adrese yollamışsın" dedim, özür maili geldi falan neyse muhabbet koyulaştı falan derken ne olduğunu anlamadan uzaktan uzağa bi beraberlik yaşıyo gibiydik. Bi kere Bursa'ya gittim, gezdik, oturduk, muhabbet ettik. Sonra korktum. Yapamazdım ben uzaktan. Ayrıldım. Bi mazeret buldum ayrıldım işte. Sonra o Şebnem ateşi hiç sönmedi.

O olaydan epeyce bi sonra 2 yıllık bi ilişkim oldu. Ama yastığa ne zaman kafamı koysam Şebnem'i düşündüm. Bi türlü başka kimselere aşık olamadım. Çok kişiyle beraber oldum ama hep Şebnem'i düşündüm, şimdi napıyodur acaba, başka birileri oldu mu acaba hayatında, başkasına aşık oldu mu?

Hala aynı. Bi rakı sofrası olsun, Orhan Baba alttan çalsın yada Zeki Müren aklımda ilk canlanan resim Şebnem oluyo. demlendikçe daha bi belirginleşiyo. Atmadım Şebnem aşkımı içimden, atamadım. Sanırım istemedim de atmayı.

Neyse öyle işte ilerde kızım olunca adı Şebnem olcak eğer annesi Şebnem olursa bi isim düşünürüz :D


4 Comments

Sinek efendim! dedi ki...

fena ya o işler...

de sen niye ayrılıyosun ki?! siz de bi acayipsiniz be kardeş, illa büyümesi için balığın gözünüzde kaçması mı gerekiyor? korkmak hele, hastasıyız, kusura bakma da "Peh!"

yine de şebnem olur annesi umarım hadi. nur topu gibi bir de kızınız olsun!

+ demek sen öyle yazdın mesajda, o da öyle cevap verdi. bu da bizlere kıssadan hisse olsun. ya da bana. yanlış işlere girmeyelim kamuca, değil mi ya?

yufkayureklikelgobekli dedi ki...

Valla bütün kızlar toplanıp dövseniz hakkınız var. Hala sıkça görüşürüz Şebnem Hanım'la ama şimdilik umut yok.

Burdan Şebnem Aslan'a sesleniyorum bi eşeklikti yaptım "Be mine baby"

biraz gargamel dedi ki...

orhan baba alttan alttan çalarken akla gelen kişi; aşık olunan kişidir. bunu biraz daha düzeltip tanım haline getirebiliriz :)

hastalıklı bi duygu bu, zaman zaman içindeydim ve güzelliklerinden çok çirkinlikleri ağır bastı :)

Sinek efendim! dedi ki...

Şebnem bak tabure fırlatırım sana, fırlatmadım mı hamamda nacizane, he. Karartma gözümü Şebnem, kızınca yüz fantom gücünde olurum bak.

Tamam yufkayüreklikel ve göbekli sen de kızma. Her şey toplum saadeti içindi. Fırlatmam daha da.

Şebnem, "Be him baby ya." Hadi be.

Allah canını almasın Edım sen de Orhan Baba dinleyip durma be. Dinleme be nolur nolur..

Blogger tarafından desteklenmektedir.