Çocukken astranot ya da itfaiyeci olmak istediğiniz zamanları hatırlıyorsunuz değil mi? Sonra okula başlayınca öğretmen, sonrasında bilgisayar mühendisliği falan. Lisede ise iyice şekillenir kafanızdaki meslek; Odtü Makina, İtü Elektrik Elektronik vs. ardından ÖSS'ye girer ve puan yetersizliğinden ufak şirin(!) bir anadolu kasabası ya da şehrinde biyoloji, jeoloji falan okursunuz.

Herkes için geçerli değil tabi bu ama bir çoğumuz öyle olmadık mı? Hayal kurmak insanın yaşıyla ters orantılı sanırım. Kazık kadar insan olupta hayal kuranlara da uzaylıymış gibi bakıyorlar sevgili dünyamda. O garip bakılanlardan biriyim. Yirmi iki yıldır hayattayım, hayalsiz günüm geçmedi sanırım. Hala ileriye yönelik birbirinden fantastik(!) hayallerim var.

Şu an okuduğum bölüm kentsel tasarım ve peyzaj mimarisi. Evet kendi isteğimle seçtim. Ama sorsanız ki "İstediğin bölümü seçebileceksin, istediğin mesleği yapabileceksin, hangi mesleği yapardın?" diye, düşündüğünüzün aksine "ben bölümümden menunum, müzisyen olmak isterdim, tiyatrocu olmak isterdim" demezdim. Çalışmanın hepsi bir. Eğer işin içinde zorunluluk varsa, hiç bir meslekten tam olarak keyif almazsınız. Tamam bazı işkolik insanlar var onları ayrı kefeye koyuyorum. "Ee o zaman nerde çalışacaksın sen?" diyebilirsin, eğer planlarım tutarsa hiç bir yerde.

Planım nedir? Bir şekilde sistemi kullanıp, sistemden kaçmak. Nasıl? Karışık oldu değil mi? Basitçe, kapitalizmin kendisini kullanıp bir kapital elde ettikten sonra bu kapitali sürekli gelir getirecek bir hale getirip karavanımda yaşamak. 3 yıldır bunun üzerine düşünüyor ve çalışıyorum. Umarım 5-10 yıla kadar bunu gerçekleştireceğim. Keşfedilecek çok yer var. Hayatımı çalışarak harcayamam. İnsan ömrü ortalama 75 yıl falan. 22-23'ü gitti ne kaldı? aşağı yukarı 50 yıl. Bu yaşadığım kadarın 2 katını daha yaşadıktan sonra (maksimum) meftayım.

Bir düşünün ya, şu yaşınıza geldiniz, arkanıza dönüp baktığınızda ne yapmışsınız? 15 yıl okul ya da daha fazla. Bundan sonra ne yapacaksınız? 20-30 yıl çalıştıktan sonra emekli olup hastane ve emekli maaşı kuyruklarında sürüneceksiniz. Yo dostum yo, ben bunu reddediyorum. İnsan gibi yaşayabilmek için elimden gelenin en fazlasını yapacağım. Çok para edinip "işte böyle insan gibi yaşanır"a inanmıyorum. İnsan gibi yaşamak hür olmakla olur. Her gün işe gitme zorunluluğum olduktan sonra ben nasıl bi hürriyete sahip olabilirim? Eğer çalışacaksam da kendi isteğimle mecbur olmadan çalışmak isterim. Tüm gayretim de bu yönde. Mesela yanımda bilgisayarım olur, bana internetten paftaları yollarlar, ben tasarımımı yaparım üstüne, mail ile geri yollarım, para hesabımda. İşte bu kadar. Ya da sokakta, mekanda sırf keyfine müzik yaparım, yeni insanlarla tanışırım, çok farklı ve yeni şeyler öğrenirim, ufak köylere gider farklı yemek tarifleri öğrenirim vs vs.

Biliyorum saçma geliyor, hatta imkansızmış gibi. Ama değil! Üzerinde çalışmaya devam ediyorum, şu okul bittiğinde başarmış olsam bunu süper olur!


Blogger tarafından desteklenmektedir.