Sürekli yaratıcı ve farklı olmaya çalışmamdan tiksiniyorum bazen. Efendi efendi herkese uyup, "sürü" ne apıyosa yapsam şu anda bu kadar yogun bir insan olmazdım kanımca. Örnekleyerek açıklayacak olursak;
- Ufacık çocukken mahallede herkes paten alıp kayarken ben kaykay alıp kendi kendime geliştirmeye çalışırdım. Öğrenmiştim ama bikaç hareket.
- Toplumun götürmeyeceği ufak bir içege ilçesinde 12 yaşımdayken topladığım bayram paralarıyla saçımı kızıla boyamıştım. Annem çok fırçalasa da o da alışmıştı bu halime.
- Yine o çağlarda güneş gözlüğünün fazla artizliğe kaçtığı düşünülen zamanlarda mahallede top oynamaya mavi renkli güneş gözlüğümle çıkardım.
- Lisede herkesin markalı kot takıntısı varken koca okulda saçları punk olan tek insandım, zorum neyse?
- Yine tüm çevremin "Angaralı" modda olduğu sıralar saçlarımın kenarlarını kazıtıp hepten punk olmuştum.
- Futbolda "Ben ilerde oynucam" diyelerin aksine "ben kaleci olcam" diyen nadir insanlardandım. Futbolda kalecilik sevilmez, iyi oynamayanları kaleye sokarlar genelde.
- Herkesin gitar çalmaya heveslendiği sıralarda davul çalmaya yeltendim, öğretenim de olmamıştı, kendi kendime öğrenmiştim.
- Sabit bir arkadaş çevresi edinmedim hiç. Kürdü, alevisi, eşcinseli, esnafı, ateisti, hristiyanı, yobaz müslümanı, extrem zengini, sokak şarapçısı vs vs diye uzayan farklı arkadaş çevrelerim vardı.
- Dükkandan aldığım ve en az 5-10 kişide olan tişörtleri giymemek adına günlerce dikiş yaptığım zamanlar oldu.
- Tasarım projelerinde basite kaçmak yerine olabilecek en absürt ve yapılması zor tasarımları seçtim.
- Alkolü mekanda değil sokakta tüketmeyi seçtim.
- Dans kursları yerine aikido kursuna gittim. Kısa sürdü ama olsun.
- Ekstra yabancı dil olarak Japoncayı seçtim, 3 ay kendi kendime eşek gibi çalıştım, temeli oturttuktan sonra bıraktım. Bi ara tekrar dönücem, şu almanca bitsin de.
- Avrupa'yı araştırmaktansa Asya'yı araştırdım, hala Asya'yı Avrupa'ya tercih ederim.
- Şu anda da Almanca sunum hazırlamam gerek ve en basitinden memleketimi falan anlatsam kolayca sıyrılacakken, gittim Woodstock'ı seçtim. Olsun ya herkes öğrensin Woodstock'ı, biraz yorulcaz ama olsun. Zaten türkçesine hakimim, bildiklerimi almancaya aktarmak var sadece.
Bu örnekler daha da çoğaltılabilir sanırım, ilk aklıma gelenler bunlar. Sürüden biri olmak her zaman en zahmetsizi olmalı ama o zaman kendim olmazdım sanırım.
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Yorum Gönder