Kaç mb fotoğraf var bilgisayırında? Kaç tane foto albümün var rafta? Feysbukta kaç tane fotoğraf albümün var? Kaç kişi seni fotoğraflarda etiketlemiş? Ben başlayayım saymaya. 234 etiktetlenmiş fotoğrafım, 13 fotoğraf albümüm, 13,6 gb'lık 8000 küsur tane fotoğrafım var. Bunların binde birindenden daha az oranında suratım asık, hiç birisinde de ağlamıyorum. Ben neymişim de hiç neşesiz anım yakalanmamış(!) Hadi diyelim tamam ben genelde neşesini yüksek tutmaya çalışan bi adamım, toplum içinde ender olarak keyifsiz takılıyorum da hepimiz mi aynıyız? O zaman neden hep somurtan suratlar, olumsuz cümleler geziniyor etrafta?

Şimdi de konuyu başka yere çekeyim. Sen şimdi o bilmem kaç gblık fotoğraflarına bakarken hep neşeli misin? Baktığın an "anaa ne güzel eğlenmişiz lan, bak falanca da varmış, harbi ona n'oldu?" gibilerinden sözler sarfediyor ve yüzünde tebessümle geçiyorsun değil mi fotoğrafları? Hah işte bakma eylemini bitirip bilgisayarını/albümünü kapatınca nasıl hissediyorsun? Biraz suçluluk, ulan neden şimdi o kadar eğlenmiyorum, neden o kadar neşeli değilim diye, biraz hayal kırıklığı, biraz özlem vs değil mi? Eee n'oldu? Neticede olumlu şeyler kalmadı elde.

Gaza gelip fotoları kaldırasım geliyor o yüzden. Seyrederken çok keyifli de o seyir hali bittikten sonra kalıyorsun mal gibi. Bi hüzün çöküveriyor üstüne.Ama sonra yemiyor işte onca hatırayı kökten sökmek. Zaten fotoğraflar neye yarar? Eski egolarını tekrardan tatmin etmek. Şu anki başarısızlığını yahut neşesizliğini gölgelemek. "Hafız o kadar da hıyar değilmişim ben, bak bir sürü karı kız var yanımda, muhabbet gırla gidiyor. Şimdi memlekette olsam bunların aynısı yine olurdu, bakma sen" diyerek buradaki bahtsızlığı örtmek bir nevi. Mazeretlere sığınmak. Diyelim bu seni kesmedi bu sefer eşe dosta gösterip "bak la nasıl da punkmuşuz kehe kehe, biz var yaa bi oturuşta bir kamyon içki içerdik önceden, ortamımız krallarda yoktu. Bak bunlar da çok sağlam arkadaşlarım, dünyada benzerini bulamazsın vs" ego taşımı yaparsın. Başka neye yarar fotoğraf?


Bu kadar aşağılamak hoş olmadı fotoğraf mevzusunu ancak nasıl anlatsam böyle hoş anıları sözlerle aktarsak hoş olmaz mı? Tüm insanlar zihnimizde olmasını istediğimiz gibi kalırlar. Yani diğer ademoğullarına aktarırken betimlemeyi daha çok kullanırız, bizim penceremizden gösteririz o anlarımızı, o sevdiklerimizi. Bu biraz da şey gibi fantazi kurgu oyunları bilgisayardan grafiklerle oynamak yerine masa başı FRP oynamak veyahut Harry Potter'ın filmini izlemek yerine kitaptan okumak gibi. Tamamen sana kamış mekan ve karakterler. Yazarın yaratıcılığı kadar, betimlediği kadar görüyorsun herşeyi. Objektif bir şey yok. Olmasın da zaten. Birisi canım ciğerim olan bir insana bakıp anlattığımdan daha çirkin görebilir ancak o kişi gözümde dünyanın en güzel insanıdır ve herkes tarafından öyle algılanmalıdır. Yalancılık değil bu, sahtekarlık da değil. Ben nasıl görüyorsam herkes öyle görsün o insanı, o mekanı, o olayı.

Düşünsenize fotoğrafın olmadığı zamanlarda torunlara anlatılan her hikaye, her anı bir destan, bir masal gibiydi. Yalan yoktu, sadece üslup farklıydı. Vidyo ya da diğer zaman yakalayıcı gereçler olmadığından aksi de iddaa edilemezdi hiç bir vakit. Ölen her birey güzel, her insan eşsizdi. Herşey Big Fish filmi gibiydi. İşte herşey yine öyle olsun istiyorum. Farz-ı misal ben babamdan bahsederken hiç bir zaman göbekli, gözlük takan, saçları kır, elli yaşındaki bir adamdan bahsetmem ki. Benim gözümde dünyanın en karizmatik ve yakışıklı adamlarındandır o. Keza annem. Herkes ben nasıl görüyorsam öyle görsün isterim. Biri tutupta fotoğraflara bakıp sadece sonsuz anlardan bir tanesinde yakalanmış bir an içerisindeki bir imgeye bakarak "hacı baban da yaşlanmış" gibi  bir laf etse hoşuma gitmezdi. Ağzının orta yerine çarpasım gelirdi muhtemelen.

Toparlayamadım, umarım anladın biraz. Çekmeyin fotoğraf, anları ölümsüzleştirmeyin. Bırakın her güzel an zihninizde yer etsin, yeri gelince dışarı çıkar, taşar zaten. Hem de fotoğraflardan daha güzel, daha duru, daha "arı" halleriyle.


2 Comments

Adsız dedi ki...

fotoğraf zihnini tazeler. En güzeş anılar bile unutuluo zamanla ama foto sana bi sufle verir sen o anı yine istediğin gibi anlatırsın;)

yufkayureklikelgobekli dedi ki...

Unutmaya yüz tuttuğum birşey ise varsın unutulsun gitsin zaten ^_^ Herşeyi de hatırlamaya gerek yok. Çünkü her arkamı dönüp baktıkça ileriye bakmayı unuyorum ben. Bu arada ben hala fotoğraf çekmeye devam edeceğim, hala egomu besleyeceğim, başka türlü var olamam :)

Blogger tarafından desteklenmektedir.