- Arama, ararsa soğuk konuş.
- Biraz ilgilen sonra geri çek kendini, sonra tekrar ilgilen.
- Kendine iyice alıştır, sonra birden kaybol, eksikliğini hissetsin.
- Söyleme, bir şey yap!
- Öp mesela.
- Şaşırt, güldür...
- Kuğl ol.
- Her gün mesaj at.
- Bırak önce o mesaj atsın.
- Cevap atmadıysa trip at.
- Bir fırsatını bul, elini falan tut.
- Temasta ol sürekli.
- Sadece yalnız görüş.
- Daha önce görmediği yerlere götür, her şeyinde ilk ol.
- Şık giyin yanına giderken.
- Koku sık.
- Melankolik ol.
- Yardıma ihtiyacın varmış gibi görün.
- Arkadaş olma yoksa işler sarpa sarar.
- Kapısında yat kalk.
- Arkadaşlarına kendini sevdir.
- Nazik ol.
- Felsefeden bahset.
- Her şeyi yap seviyorum deme!
.
.
.
Neden? Yani nasıl bir mantıkla birilerini seviyorsunuz siz? Ya da severken tüm bu stratijileri kuruyorsunuz kafanızda da sonra mı aşık oluyorsunuz? Lafa gelince hepiniz "sevdiğini söylemeyi yarına bırakma, bir saat sonrası bile çok geç olabilir vs" diyorsunuz ardından da belli yöntemler geliştirerek birilerini elde etmeye çalışıyorsunuz. Nerede masumluk? Nerede saflık? Yani gerçekten yukarıda saydıklarımı öğütleyen ya da uygulamaya koyan o kadar fazla tanıdığım insan var ki ben de doğrusunun öyle yapmak olduğuna inanmaya başlayacaktım neredeyse. Neredeyse? Aslında samimiyetimi kullanıp, kendi yöntemimle halletmeye çalıştığımda işlerimi, yukarıdaki maddelerin birkaçını bari yapsaydım kendimden ödün vererek diye bir anlığına aklımdan geçirdim. Bir anlığına ama. Pişman değilim, çünkü böyleyim ben, hep böyle oldum, her ne kadar önceden kaybetmiş, şu anda kaybediyor ve ileride kaybedecek olsam da bunu değiştiremeyeceğim, istemiyorum değiştirmek. Aksi takdirde Bir Varmış Bir Yokmuş yazısına döner işler. Dönmesin. Olmasın. Neyseniz o olun, ne eksik ne fazla. Samimi olun. Varsın kaybedin, kendinizi, benliğinizi "siz"liğinizi kaybetmenizden çok daha iyidir.
Ben mi? Benim kazandığım ya da kaybettiğim bir şey yok. Henüz...
One Comment
ne kadar değiştiğini çok merak ediyordum sanırım ÇOK değiştin.
Yorum Gönder