Bir sevgilim vardı. İki yıl boyunca beraberdik. Dile kolay iki yıl! Kimilerine göre kısa, kimilerine göre çok uzun olan bu süre zarfında iyi kötü günlerimiz geçti. Her şey iyiydi, güzeldi, sadece az muhabbet ediyorduk, çok sevişiyorduk. O da kabulümüzdü, sürdürdük.

Kıskançtı o sevgilim. Elinden gelse annemle bile görüştürmeyecek kadar -evet abartıyorum-. Yalnız durum neredeyse o raddedeydi. "Onunla niye görüşüyorsun? Şuna niye güldün? Berikiyle neden arkadaşsın? Benimle vakit geçirmiyorsun da arkadaşlarınla mı geçiriyorsun? Şu anda neredesin? O arkadaşlarında kalma demedim mi ben sana?" vb bir çok serzenişe maruz kaldım. Onun gözünden bakınca dünyanın en hovarda erkeği görünüyordum sanırım.

Benim tarafımdan bakalım bir de. Arkadaş çevresi geniş bir insandım, vaktimin çoğu dışarıda geçiyordu, bazen sabaha kadar hatta. Ama tek yaptığımız bir puba gidip içip muhabbet etmek ya da bir konsere gitmek. Sevgilimin ailesi böyle şeylere izin vermediğinden o evde olurdu, benim de çıkmamı istemezdi (kontrol elinde olmadığından). Haftada en az bir kere, iki kız arkadaşımın yaşadığı öğrenci evinde kalırdım. Çok eğlenirdim çünkü orada. Yemek yapardık hep beraber, batak oynardık, türk filmi izlerdik, içerdik, dağıtırdık. O evde çok sarhoş olduğumuz da oldu, kendimi hatırlamayacak kadar içtiğim de oldu, o arkadaşlardan biriyle aynı yatakta, o kafayla yatmak zorunda olduğum zamanlar da. Ancak bırakın sarkmayı, sevişmeyi, öpüşmeyi, yan gözle bile baktığımız olmamıştır birbirimize. Arkadaştık çünkü. Yalnız sevgilim onlarda kalmamı da hiç istemezdi.

Ben hala aldırış etmeden olduğum kişi olmaya, ondan önce görüştüğüm insanlarla görüşmeye, yaptığım alışkanlıklara devam ettim. Kendimden ve ona olan sevgimden emin olduğum için de bir kere bile aldatmadım, aklımdan bile geçirmedim. Fakat o kıskanmaya, hayatı bana zehretmeye, olduğum kişiyi, benliğimi değiştirmeye çalışmaya devam etti. Aldırmadım. Aldırmama da laf etti sonraları. Ona da aldırış etmedim.

İpleri koparan en önemli cümlelerden birisi ne oldu biliyor musunuz? "Eğer ben iki tane eril arkadaşımın evine gitseydim ve orada kalsaydım, o evden arkadaş olarak çıkmazdım." Bu cümleyi bire bir kurdu ve o an anladım ki nerede okuduğumu hatırlamadığım bir söz çok doğruydu; "kimseye güvenmeyen insana güvenme! Kendisi güvenilmez olduğu için kimseye güvenmiyordur."

O yüzden bana "kıskanan insan çok sevdiğinden, paylaşamadığından kıskanıyordur, güvenmediğinden değil" şeklinde laflarla gelmeyin, komik geliyor zira.

Aynen böyle görüyorum bahsettiğim insanları.


Blogger tarafından desteklenmektedir.