Sosyal paylaşım ne kadar da zararlı bir şeymiş de haberimiz yokmuş. Her taraftan sarılmış, kuşatılmış gibi hissediyorum kendimi. En son annemin de vize olaylarının ardından arayıp "ee ne yaptın vize işini, hallettin mi? Aslında blogunu okudum o yüzden aradım" demesi üzerine üzerimdeki sosyal baskıyı daha bir hisseder oldum.
     Aslında keyif almam gereken bu konu canımı da sıkmıyor değil. Tamam bazı insanlara ulaşıyorsun ama şu anda ulaştığın kitle yakın çevren olunca rahat rahat çemkiremiyorsun bile. Herhangi bir şeyden şikayetçi olamıyorsun. Tivitıra ufacık bir "olmadı..." bile yazsan Herr Koç arayıp "ne olmadı lan? Tivitıra yazmışsın." diyebiliyor. Yazdığın bloga yorum olarak arkadaşın "bana mı dedin lan? Açık konuş oğlum!" yazabiliyor. Ya da daha da basiti feysbukta paylaştığın bir şey hakkında yine yakın çevren müdahale ediyor.
     Hani vardır ya cümle alem bilsin, hiç kimse duymasın düşüncesi. Hah işte o ikilem sürekli oluyordur internet kullanıcılarında bence. Yeni bir ilişkiye başlamıştır, içi içine sığmıyordur kahramanımızın. Kimsenin de (en azından yakın çevrenin) bilmemesi gerekiyordur ama diğer bütün herkes bilmelidir (diğer bütün herkes kimse artık, hava mı atacak tanıdıklara, neyse bizi ilgilendirmez). Bu ikilem arasında gidilip gelinirken ne yapacağını tam kestiremez işte kahramanımız. Kafa gider gelir.
     Sanırım bu durum git gide insanları klavye delikanlısı yapmaya başlamıştır. Çünkü yüzyüze gelmediğin için sanal alemden üfürmek kolaydır. İstediğini söyle, istediğin kişi ol, istediğin kişiyi eleştir, söv, sev. Sonrasında bu durum artık yakın çevrene de sıçrar. Eşini, dostunu, akrabanı da eleştirmeye başlarsın sanal alemden, olmadı söversin, işine gelmeyen, yüzyüzeyken söyleyemediğin ne varsa klavyeden iletirsin, blog yazarsın, tivit geçersin. Sonra o insanla bir daha yüzyüze gelmemek için köşe bucak kaçarsın. Zaten eğer dışarı çıkman zorunlu değilse dışarı da çıkmazsın.
     Kaçınılmaz son! Artık en yakınınla bile yabancı, hiç tanımadığın biriyle dost olmaya başlarsın. Arkadaşların çoğalır. Yalnızlığın da aynı hızla artar. Ne kadar fazla sanal arkadaşın varsa o kadar yalnız bir insan olursun, o kadar az yeryüzüne zaman ayırırsın. Sen, sen olmazsın artık. Yufkayureklikelgobekli olursun...

**İnternetten edindiğim arkadaşlarım, konunun sizinle hiç bir alakası yok, hepinizi fazlasıyla seviyorum :)


Blogger tarafından desteklenmektedir.