Hmm en son nerede kalmışız bir bakalım. Bir çok şey hakkında yazmışım, sınav, misafir, yazdığım hatun, müzik, otostop planı.

Tamam şimdi tek tek ele alarak başlıyoruz. Öncelikle sınavdan bahsedelim. Tahmin ettiğiniz üzere geçtim, hem de epeyce iyi bir notla: 2! (buradaki not sistemi tersten işliyor, 5 en kötü, 1 en iyi) Zaten yazılı sınavdan da 2 almıştım, konuşmadan da 2 alınca rahat rahat bölüme başlayabiliyorum artık. Bakmayın aslında 2 aldığıma çatır çatır konuşuyor değilim ama işte o da oturacak zamanla. Sınavda soru olarak Türkiye'de okumak ve kitle iletişim araçları çıkmıştı. Türkiye'de okumak konusunda sadece kendi hikayemi anlattım kafi geldi, kitle iletişim araçlarındaysa soru cevap gibi ilerledi muhabbet. Neyse sonuç olarak şukumuzu verdiler Şimdi kalan kısımda pazartesi okula gideceğim, okul şifresi falan alıp "ben yeniyim buralarda, ne yapmam gerekir" diye soracağım. Sonrasında da ders seçimleri falan derken tamamen öğrenci olacağım işte. Kurstan "helal olsun belgesi"ni 1 martta vereceklermiş, işte o zaman tamamen bitiyor kurs hayatım, üniversite hayatım başlıyor. Hadi bakalım.

Misafire gelince, geldi kızcağız, numaramı yanlış yollamışım bir saat Reumann'da takılmış. Allah'tan "nerde kaldın kız!" diye mesaj attım da haberleşebildik. Neyse bulunduğu internet cafeden koşa koşa kurtardım kızı, sıcak, samimi biri. Neyse geldi, yemek yeme demiştim, önerime uymuş. Mantarlı omlet yaptım, yemekten sonra da biraz oturup dışarı attık kendimizi. Hava bildiğin göt kesiyor, böyle soğuk olmaz. Güneşli ama güneş sadece aydınlatmaya yarıyor. O halde sokakta 5-6 saat dolaştık, Mariahilfer'de bir cafe keşfettik, bolca muhabbet ettik, Hunderwasser Haus'ta Sacher yedik. Harbi baya gezmişiz ya. O değil de kız çok fazla bilgili, tıp okuyor, Sırp ama Polonyalılara daha çok benziyor, baya uzun, sarışın, mavi gözlü falan. Aslında fotoğraf çekildik ama hala onun göndermesini bekliyorum. Norveç, Fransa, Almanya falan dolaşmış burası son durağıymış. Isfit diye bir öğrenci festivaline gitmiş. Festivalden ziyade dayanışma bişeysi gibi bişey, tam anlayamadım. Ufak tefek workshoplar falan yapılıyormuş. Akşam eve geldik, dışarı çıkarız diye umuyordum, aslına bakarsan ertesi gün konuşma sınavım var, couchsurfing'in konuşma etkinliğine katılmayı planlıyordum hatta yazdığım kızı da çağırdım, gelirsem görüşürüz demişti. Gitmedik. Başka bir yere de gitmedik. Öyle biraz oturduk evde, sonra bu duşa gircem ben dedi. Yıkanırken ben de bilgisayarda vakit öldürdüm. Sonra çekti pijamalarını yattı. Misafire sarkılmaz diye kendimi dizginledim. Hala da aynı düşünüyorum, misafire sarkılmaz. Ama o şekilde bilgisayar başında durmak hakkaten acı vericiydi, neyse geçti gitti. Sabahın köründe kalkıp uçağına gidecekti, beni de kaldıracaktı aslında ama sabah telefonumda mesajı gördüm;

"Bilal ben havaalanındayım, seni uyandırmak istemedim, teşekkürler herşey için, sınavında başarılar"

Böylelikle bir couchsurfingçi daha uğurlamış olduk. Yenisi de pazartesi geliyor. Fransız bir hatun.

İşte bu arkadaş :)



Hmm yazdığım hatuna da değinecek olursak, aramız gayet iyi. Her gece nette saatlerce konuşuyoruz ve muhabbet temaları genelde elişi, çorba tarifi, geyik falan. Muhabbeti çok şeker, hala gerçek hayatta görüşemedik ama salı günü görüşebiliriz belki. Bakalım şu anlık hayvan gibi asılma işini askıya alıyorum, önce arkadaşı olmak istiyorum, çünkü muhabbeti hakkaten çok güzel, espiri anlayışı falan on numara. Gerçi bu sefer de Nele olayına döner mi bilmiyorum ama bakalım aynı taktikten devam.

Müzik olayı rölantide devam ediyor, Manu yoğunmuş bu ara ama patlamadı. Umutluyuz.

Otostop planını da yaza erteliyorum değerli okuyan insan. Temiz temiz uçağa atlayıp 15 Nisan 8 Mayıs arası babamın elini öpmeye, anamdan helallik almaya gelcem. Hasret falan gidereceğim herkesle. Yalnız Kençal'a söz verdiğim gibi İzmir'e bulamadım bilet, İstanbul'a iniyorum ama İzmir'e de uğrarım tabi.

Genel olarak böyle akıyor işte günler. Hemen hergün bişeye vakit bulmaya çalışıyorum. Okul başlasın halim ne olacak bilmiyorum. Ha bi de elişine geri döndüm yine, kurutmaya attığımdan dolayı giyilemeyecek duruma gelen kazağımı kesip hırka haline getirdim mesela, çok sevdim. Buradan bakabilirsiniz, yeşilli kırmızılı olan.

Birikmiş ya.


Blogger tarafından desteklenmektedir.