Eğer bir kanser hastasına "ay canım biz seni çok seviyoruz, hep de sevmiştik zaten" gibilerinden agucuk bugucuk yapar, sürekli üstüne düşerseniz o insan öleceğini iyiden iyiye hisseder, yaşamaya dair umudu azalır. "Zaten öleceğim, o yüzden bu kadar iyi davranıyorlar" der. Yaşama tutunmaya çalışmaz, son anlarını yaşamaya çalışır.

Eğer batmış birine "ağbi senin yaptığın işi kimse başaramazdı, neler neler yaptın" gibilerinden methiyeler düzersen o adam o çöküşü daha bir hisseder, bir daha eskisi gibi olmayacağını düşünüp hepten dibe vurur. Çünkü artık onun her zamanki arkadaşı değil, batmış bir adamın arkadaşı olduğunuzu hissettirirsiniz.

Şimdi aynı sendromu toplumsal olaylar bazında ele alalım. Kürtler, Çerkesler, Aleviler, eşcinseller, etyemezler (vegan/vejetaryen)... toplumda azınlık, öteki durumdalardır. Siz bir arkadaşınızın üstüne sırf Kürt, Alevi, etyemez, eşcinsel vs diye düşüyorsanız duyarlı olmuyorsunuz, yalaka oluyorsunuz. Samimiyetiniz de yitiyor böylelikle. Sanırsın Sünni bir ailede doğmak, Türk olmak bir utanç kaynağı da öteki olmak bir onurmuş gibi. Bu ne eşitlik anlayışınıza, ne halkların kardeşliğine ne de diğer savunulan komünist laflarına sığar. Böylelikle Türklüğü ötekileştiriyorsunuz, Sünniliği ötekileştiriyorsunuz. Hani herkes eşitti? Hani herkes birdi? Hani kimse ötekileştirilemezdi?

İnanın beni çok rahatsız ediyor bu. Ortamda bir Kürt'le tanışınca "aa ben çok severim Kürt kültürünü, ne kadar güzel yemekleriniz var, ne kadar güzel müzikleriniz var..." ya arkadaş, bilmiyorum gerçekten seviyor musun da yalakalık yapmaya ne gerek var? Eğer gerçekten "duyarlı" gibi görünmek istiyorsan önemseme etnik kimliğini, methiyeler düzme kanser hastası gibi. "Kürt müsün? Hee iyi, nereden? Mardin? Güzelmiş oralar, bir gezmek lazım." Tamam işte bu kadar. Bir insan nasıl ki Türk diye göklere çıkarılmamalıysa Kürt diye de çıkarılmamalı. Hem herkesin eşit olduğuna olan inancımıza aykırı, hem de gerçekten komik.

Kendim de bir öteki olarak (etyemez), öteki olmanın nasıl bir şey olduğunu az çok biliyorum. Üzerime üşüşüp "ay canım burada da etsiz yemek yok, ne yapsak, başka mekana mı gitsek, sana dışarıdan mı söylesek bıdı bıdı bıdı" şeklinde üzerime gelinmesinden hiç haz etmiyorum. Ya da "ay evet yazık onca hayvana, aslında ben de çok istiyorum da işte protein..." gibi zırvalarla sözde duyarlı olmaya çalışanların ağızlarının ortasına vurasım geliyor.

Kimseyi ötekileştirmemeye dikkat ederim. Mini etekli ve başörtülü birini gördüğümde dahi, ne kadar rahatsız olsam da o saçmalıktan, "bana düşmez" der üzerinde durmam. Hiçbir etnik kimliği ne yüceltirim ne yererim. Sırf azınlık kültüründen diye bir müziğe ilgim olmadı. Kürt müziklerini sevmem. Kürt müziklerini sevmemem beni Kürtlere karşı bir pozisyona sokmaz. "Duyarlı" gibi olmak için o müziği sevmenize de gerek yok. Fransız punkını da sevmem, ben onlara karşı mıyım şimdi? Faşist miyim? Irkçı mıyım?

Allah aşkına duyarlı olacağım diye mış gibi yapmayın. Gerçekten o azınlık kültürlerine dair merak ettikleriniz varsa onları sorun ama yalakalık yapmayın. Herhangi bir Türk'e, herhangi bir İngiliz'e, Alman'a, Arap'a nasıl davranıyorsanız o şekilde davranın. Uzaylı değiller onlar, senin komşun, sıra arkadaşın, meslektaşın... Elbette sorunlarına karşı diğer tüm insanlara olması gerektiği gibi duyarlı olalım ama bunu yaparken bokunu çıkarmayın. Böylelikle bir eşitlik yaratmıyoruz, yaratmıyorsun, her zaman öteki olarak kalmaya devam ediyorlar böyle yaptıkça.


3 Comments

mirage dedi ki...

Bu sanırım öğrenilmiş alışkanlıklardan biri bilemiyorum. Bazı durumlarda ben de yapıyorum bunu okurken düşündüm de gayet istemsizce oluveriyor. Ama herkes senin gibi rahatsız olmuyor bundan bunu bildiğin sömüren, bu davranışlardan beslenen, kendisini ya da ötekiliğini bu tavırla yücelten, yücelttiren insan sayısı oldukça fazla.
Ama dediğin gibi samimiyetten uzak ve yapmacık bir tavır bu. Bir süre sonra sıkıcı ve bitse de gitsek tadında muhabbetler kalıyor ortada.
Bağlayamadım, bu kadar.

Begonvilli Ev dedi ki...

Bir toplum bilimci ya da davranış bilimci değilim ama insanımızı tanıyorum. Toplumumuzun benimsediği, başka bir deyişle muhataplarca kabul gören çarpık davranışların bir örneği bu anlattıklarınız. Rahatsız olandan çok alıp cebine koyan ne yazık ki çok fazla. ''İstemem yan cebime koy!''ironisi tam da verdiğiniz örneklerle örtüşüyor. Gerçekten rahatsız olanlar elbette var. Konuyu gayet güzel irdelemişsiniz.

Aysin dedi ki...

-Arkadaşın gay mi? Ne güzel! Bunu duydu bu kulaklar:)

Blogger tarafından desteklenmektedir.