Ergen zamanlarımda en değerli varlığım arkadaşlarımdı. Hala çok değerliler ama her şeyin üstünde bir değerleri vardı. Her şeyden herkesten önce onlar gelirdi. Yere göğe sığmazlardı. Ailemi bile 2. plana atmıştım. Olmazsa olmazlarım arkadaşlarımdı. En büyük aşkım arkadaşlarıma idi. Tüm sevgimi onlara adamıştım.

Akıl biraz ermeye başladıkça ana gibi yar, baba ocağı gibi diyar, kardeş gibi dost olmaz demeye başladım. Arkadaşlarım değerinden hiçbir şey kaybetmemişlerdi ancak ailenin değerinin farkına varmaya başlamıştım. Olmazsa olmazlarım ailem olmuştu artık. Ailemi 1. plana taşıyabildim nihayetinde. Aşkım ailem olmuştu.

Günler geçtikçe, okudukça, araştırdıkça öğrendikçe insanoğlunun yalnızlığını gördükçe aslında tek başıma olduğumu anlamaya başlıyorum. Yalnızlığın ise tek çözümünün Hakk'a sığınmak olduğunu idrak etmeye başladım. Her ne kadar layığıyla görevlerini yerine getiremesem de asıl yârin, asıl aşkın Yaradan olduğuna ikna ettim kendimi. Ailem, arkadaşlarım değerlerinden hiç bir şey eksilmeden hala hayatımda yer ediyorlar ancak yaşamımda kendime en yakın olarak Allah'ı seçtim. Aşkım Rahman'ımdır.

Huzuru, güveni, mutluluğu, sevinci, neşeyi, tebessümü, aşkı, yarenliği hep metalarda, karşı cinste, ailede, arkadaşta aramamdan mütevellit bir yere geldiğinde tıkandı. Şu anki enerji düşüklüğüm, huzursuzluğum, neşesizliğim hala Hakk'a değil de dünyalık metalara sığınmamdandır, dünyalıklardan medet ummamdandır. İnşallah O'na layık bir kul olurum da aşkına karşılık verebilirim. Zaten karşılığını misli misli alabileceğiniz yegâne aşk O'na duyulan aşktır.


Blogger tarafından desteklenmektedir.