Son msn konuşmamız bir word dosyasında kayıtlı halde duruyor, başucu kitabı gibi. Üzerine neredeyse hiç kafa yormadım. Konuştuk ve mevzu öylece kapandı. 6 yılın aşkını zaten o konuşmadan yaklaşık 1 yıl önce bitirmiştim ama yine de haklıydın, kırıntıları kalmıştı, konuşmamız o kırıntıları süpürdü, bitti.
     Hatırlıyorum da çok üzülmüştüm ben o satırları okurken, içim parçalanmıştı resmen. Sonra o keder öfkeye ve nefrete dönüşüyordu ki durumu tekrar gözden geçirdim. Hiçbir şey anlamadım tabii ki yine. Taa ki aynı hatayı tekrarlamaya başlayana kadar. Gönlümü tekrar amaçsızca birisine kaptırana kadar. Aynı hataları tekrar tekrar yapmaya başlamıştım. Yine göz yumdum, yine fazla değer verdim, yine kendimi önemsemeyi/düşünmeyi unuttum. Sonra şu sözlerin aklıma geldi;
   "seni kovalamak istemedim çünkü çıkarım vardı

nedir çıkarım
arada sırada canım sıkıldığında sohbet etmek
sana verebileceğim hiçbişey olmamasına rağmen
sırf bu böyle kalsın diye seni tutuyorum hayatımda
ama bu çok uzun sürdü"
     Aynı yoldan gidiyordum yine, farkına bile varmadan. Karşımdaki de seninle aynı düşünceyle sürdürdü benimle ilişkisini. Ancak bu sefer kaynama noktam 6 yıl değildi. Olayın cereyan etmesinin üçüncü ayında seninle olan süreç aklıma geldi, işte o zaman anladım neler demek istediğini, neden öyle konuştuğunu. Sonra onu, seni incelermiş gibi incelemeye başladım. Son konuşmada bahsettiğin;

   " etraftaki insanlarla benden daha çok vakit geçirdin
o insanlar da o an için ihtiyacımı karşıladıkları için ordalardı
hiç birine gerçekten değer verdiğim için değil
ben böyleyim
yani
bu çoğu zaman böyle
gerçekten ruhuma hitab etmeyen her insan
benim için sadece lazım olduğu sürece var"

     İşte bu huyunu da onda gördüm. Biz lazım olduğumuz sürece oradaydık. Bunun da farkına varmam vakit aldı ancak vardıktan sonra da ona göre davranmaya başladım.
     Son bir şey daha vardı;

"ama şunu da ekleyeyim
ben bu çıkışı hiç yapmayabilirdim
sen gözyumduğun sürece devam ederdim
ama sen ne zaman  bana çıkıştın, sadece lazım olduğunda siklemen yanlış bişey diye
ben belki de uzun zaman sonra ilk defa sana saygı duymaya başladım
bunun sebebi de budur
hatta belki de bütün bu zaman içindeki davrranışımda bundan olabilir
saygı duymadığımdan
haketmediğinden demiyorum buna ben karar veremem
ama hissettiğim şey bu yani
sen bana çıkıştıkça ben sana saygı duyarım" 

     Bunu da daha sık yapıyorum artık. Haksız olmanı dilerdim bu konuda ama evet haklısın. İnsanlara değer verdikçe kendini nimetten sayıyorlar, hatalarını görmezden geldikçe onları tekrarlıyorlar ve hoşgörünü kötüye kullanıyorlar. Kaldı ki sen onlara çıkıştıkça, tersledikçe, bokmuş gibi davrandıkça sana duydukları saygı katlanıyor. Sebebini hiç anlamış değilim. Her ne kadar insanları ezmenin hala yanlış olduğunu düşünsem de hoşgörü dozunu düşürmekte fayda var. En azından hakettiğin saygıyı görene kadar.
     Sana öfkelendim sanıyordum ama ben sana hiç öfkelenmemişim Şebnem. Ben oldum olası kendime kızmışım, affetmemişim. Artık affettim kendimi. Varlığın da yokluğun da bir şeyler katıyor. Arkadaş mıyız hala?


Blogger tarafından desteklenmektedir.