Ankara'da şehiriçi ulaşımımı neredeyse sadece otostopla sağlamamdan ötürü pek çok hikayem var kısa kısa. Bir kaçını paylaşayım dedim. -  Uzun kır saçlı bir abi almıştı bu sefer ve elimde bahar şenliği için hazırlanmış çıtlar (uçurtma için), darbuka vardı. Atladım ön koltuğa Ümitköy'den Bilkent'e doğru yola çıktık. Ama sadece Bilkent köprüde bırakacaktı beni; - Ooo hayırdır darbuka falan? - Bahar şenlikleri başladı ya orada...
dahası...


Tekrar bir otostop planıyla karşınızdayız efendim. Bu sefer ki istikamet Münih! Orada bir gün geçirdikten sonra Strasbourg. Orada arkadaşı yakalayabilirsek onunla bir ya da iki gün geçirdikten sonra asıl istikametimiz olan Paris! Fikir Dayı'dan çıktı (Dayı = Ramis). Ben de atlayınca 2 Ocak'a randevulaştık ve kırdık kafayı gidiyoruz. Hava umarım çok soğuk olmaz. Dortmund'a gittiğimizden daha az tedirginim. Sonuçta 1000 km'lik tecrübem...
dahası...


Yare yareee..Bu lafı çok seviyorum. Japonca "oof of, aah ah" falan gibi bir anlama geliyor. Söylemesi de eğlenceli bi taraftan. Neyse bu nidaları neden döktüğüme gelecek olursak eğer; Çarşamba günü sınavım var ve henüz kitap yüzü açmadım (dersler haricinde) ama uykuyu insani boyutlara indirmeyi başarıyorum git gide. Hayattan aldığım zevki biraz da maksimuma dayadım, sikimde saat dolaşıyorum yine. Sanırım buna cuma günü pek çok...
dahası...


İçim içime sığmaz vaziyetteyim sayın okuyucu. Birkaç gün önce saçları zaten doğal dreadlock (rasta) haline gelmeye başlamış bir arkadaşı yoğun ısrarlarım sonucu rastaladım. Yaptığım ilk işimdi, hep kendime yaptım bunca vakit ve artık sıra başka insanlara gelmişti. Kendimden çok fazla emin olmamakla birlikte ilk tığ darbesini vurdum, sonrası...
dahası...


2001İstemediğim bi kızla arkadaş gazıyla birlikte olmamla başlayan hadise, kızın doğum gününün çıkmaya başladığımız günün iki gün ertesine denk gelmesiyle yaşanan bir hadisedir. 19 Mayıs gösterilerine hazırlanan iki ergendik, folklor grubunda. Stadda ki provadan sonra doğum günü olduğunu öğrendim ve aklıma gelen ilk şeyi hayata geçirdim.-...
dahası...



- Çok sigara içiyorum ya ama aksini yapmak ta içimden gelmiyor. - O değil de şu uyanma sorununa tez zamanda bir çözüm düşünüle.- Rathaus'a kar yağınca oradaki standlar falan ne güzel olmuş.- Her yer kar. Ama öyle böyle değil.- Nele'den kısa, öz ve sert bir yanıt; "Biz iyi arkadaşlarız, başka bir şey olamaz. Bunu biliyorsun, daha önce de biliyordun."haklı. Umarım bu olay tavırlarına yansımaz. Ben demiştim sana söylemeyelim duygularımızı...
dahası...


Başka, bambaşka blogları okurken (ki bu his genelde Kate Orange'ın blogu oluyor bi de yu vin pörfekt) farkediyorum ki ben ne eşek adammışım meğer. Burayı anca dertlerimden bahsetmek için kullanıyorum resmen. Tamam Nele'ye açılıp cevap alamamış olabilirim, yıkamam gereken büssürü bulaşık olabilir, geleceğe dair hala kafamda sorular, sorunlar olabilir de bu, buraya sürekli kötü şeyler yazmamı gerektirmez. İyiyim ben. Harbiden. Rahatladım...
dahası...


- Coni şimdi tanımadığım etmediğim adam napıcam ben onun evinde?- Oğlum tanıman gerekmiyor zaten. Ev partisi gibi bişey, yoldan müziği duyan da atlayıp geliyor.- Haa. Peki gömlek falan bişey giyecek miyiz? Girişte para veriyo muyuz? İçerde içki var mı?- Herr Koç, sen daha önce hiç ev partisine gitmedin değil mi?- Yok coni.- Fakir! Neyse arkadaşının evine gidiyormuş gibi düşün, bildiğin salaş parti. İçki içerde olabilir ama yine...
dahası...



Silkinip kendime gelmem yaklaşık bir buçuk ay sürdü ama sonunda buradayım. Kendine gelmiş, korkmayan ve hiç birşeyi ertelemeyen halimle. Korkmuyorum artık arkadaş almancanızdan! İngilizceye de kaçmıyorum artık. Yalan yanlış ta olsa almanca bundan sonra. Çok karışık bir durum olmadıktan sonra herşeyi zaten açıklayabiliyorum. O zaman ingilizcenin ardına saklanmaya gerek yok. Bu birinci silkinme hareketim. Ayrıca artık eve tıkılıp...
dahası...


Gün geçtikçe kendimin aslında harbiden olduğumu sandığım insan olmadığımın farkına varıyorum. Örnekleyerek açıklamak isterdim lakin zor olurdu. Değilim abi bunca yıl tanıdığın gibi biri. Sosyal bi insan değilim örneğin (örnekle açıklanıyormuş bu arada). Beni öyle sanan insanlar var. Çok cüretkar ya da yeniliklere çok açık bi insan da değilim. Yeni birisiyle tanışırken çok rahat ya da "cool" da olamıyorum. İnsanlarla rahat iletişim...
dahası...


Yoğun boşluğum tüm süratiyle devam ediyor. Buraya bunu bile yazmaya üşenir haldeyim. Bu sıra severek yaptığım tek şey yemek yapmak. Kurban münasebetiyle konu komşudan bi küçük baş hayvan kadar et geldi. "Küçük Yozgat"ta oturmanın faydaları olsa gerek. 10. Viyana Türkler'in yoğun yaşadığı yerlerden birisi ve geçen ay buraya taşındık. Ohaa amma çok şey olmuş ve ben hiç bişey yazmamışım. Eve nasıl taşındık, evi ne hale getirdik vay...
dahası...


Hala almanca cümleler yankılanıyor kafamda. Alles gute zum Geburstag, Happy birthday” ve türevleri. Cumanın doğum günüm olduğunu bile bi önceki gün farkettim. Eğer Leti “yarın doğum günüm var, davetlisin” demeseydi hala aklıma gelmezdi heralde. Zaten n’olduysa “aa benim de yarın!” dememle oldu. O zaman gece diskoya gidiyorduk. Kabul. ...
dahası...


Kalkışa son 3. Tekrar yaban ellere yolculuk. İnan alıştım artık, özledim bile. Cuma 12'de uçağım Sabiha Gökçen'den ayrılacak. 3-0 yenik ayrılıyorum kendi sahamdan. Referandum, bayram ve basketbol. Hadi basketbolda yine başarılıyız, şimdiye kadar finali bırak, gruplardan çıkınca şanslı sayılıyorduk. Referandum da malumunuz, o konunun üzerinde bile durmayacağım. Bayram ise tebdili kıyafete uymamamdan kaynaklanan dedemin verip veriştirmesi....
dahası...


Döndüğümden beri namusum gibi koruduğum sakallarıma kıydım bugün. Her bir teli 2 parmak uzunluğuna ulaşmıştı halbuki (parmaklarım kalındır). Sadece top sakal şeklinde bıraktım, favorileri de çeneme dayadım (klasik Bilo). Fena da olmadı aslında, daha zayıf gösterdi. Zaten ezelden beridir (lise bittiğinden, tebdili kıyafeti attığımdan beri) sakalımın olmasının sebebi de budur. Suratım yusyuvarlak ve kilom da normalden fazla olunca...
dahası...


İki gündür içim içime sığmıyor. Bir cesaret kafamdaki dreadleri (rasta diye de bilinir) yarısından kestim makasla. Kafama koymuştum artık kendimi rastalamayı. Elime makası alınca artık geri dönüşü kalmamıştı. Kestim. Sırtımın ortasına kadar gelen dreadlerimi yarıya indirdim, omza kadar artık. Beş tane vardı şimdi elimde 10 tane yapılabilecek...
dahası...


Hayao Miyazaki. Şimdi size uzuuuun uzun vikipediden kopyalanmış yazısını yapıştırmayacağım, eğer çok merak ediyorsanız Vikipedi 'den girip okuyabilirsiniz. Ben sadece izlediğim birkaç animesini paylaşmak istiyorum sizinle.Howl'un Yürüyen Şatosu (Howl's Moving Castle, Hauru no Ugoko Şiro)Solda gördüğünüz karakterler o filmdeki en sevdiklerim....
dahası...


Sılaya dönüş nasıl bişey bilen var mı? Ya da merak eden? Ben ettim. Döndüm. 15 gün kadarını bile harcadım. Ya da daha fazlasını, emin değilim. Uçaktan iniyorsunuz ve herşey aynı, sen de aynısın. Herşey farklı, sen de farklısın. Herşey nasıl bıraktıysan öyle ve yine neredeyse herşey tamamen değişmiş. İlk ayırdına vardığınız şey insan ilişkileri. Değişmiş ya da zaten öyleymiş farketmeye başlamışsınız ama değildi ya, böyle değildi...
dahası...


- Ha gayret, aç gözlerini.- Güneş henüz görünmüyor.- Biliyorum ama direnmelisin.- Bu saatte mi?- Saatin ne önemi var? Nasılsın?- Bitkin. Sanırım açım, emin değilim.- Kaldır kafanı!- Hayır!- Ömrün boyunca böyle kalamazsın! Diren!- Neye?- En azından yüzünü yıka.- Saat daha çok erken.- ...- öğhööö öğhööö sanırım ölüyorum. Benden bu kadar. Göğsüm çok acıyor.- Buldum. Sıcak ve bol şekerli birşeyler iç. Annen sana ballı şerbet yapardı...
dahası...


Şu an bunları size ölüm döşeğimden bildiriyorum. Sanırım pek bir vaktim kalmadı. 2 gündür ölümü bekleyen hasta modunda kafamı yastıktan kaldırmadan yatıyorum, sonrasında "ha gayret" diyerek biraz kendime gelmek için dikiliyorum ama nafile.Herşey bundan 2 gün önce arkadaşın "iş var çalışır mısın? Ev taşıyacağız." demesiyle başladı. Tamam dememin ardından 6 saat geçti ve taşıyacağımız evin önündeydik. Sevimli Avusturya2lı bir müzisyen...
dahası...


İnsanlara tahammülüm giderek azalıyor. Önceleri ne kadar da sakin ve sabırlı bir adamdım halbuki. Neyin beni bu hale getirdiği hakkında pek bir fikrim yok. Sanırım artık beni anlamayan insanlara kendimi anlatmaktan yoruluyorum. Anlamayan insanlara birşeyi 3. kez anlatırken yoruluyorum. Cahil insanları artık cehaletinden kurtarmaya uğraşmıyorum. Yanlış bilgiler duyunca sadece gülüyorum. Saçma fikirlere bile "he" diyorum, nası biliyosanız...
dahası...


Şu anda yapması en zor şeylerden birisi buraya yazı yazmak sanırım. Üşengeçlik abidesi durumuma geri döndüm. Halbuki ne güzel geçiyordu dün günüm. Her ne kadar dün de zor olsa da..Viyana'da yaşamak zor derken acaba dünkü durumumuzdan ötürü mü dediler diye epey kafa yordum. Uzun süreli ev hapsinden sonra gözü karartıp bisikletlerle şehir meydanına inmeye karar verdik. Marilyn Manson'ın sergisi vardı onu görecektik bi de gitmişken...
dahası...


Göbeğim açıkta kalmış sabah, güneş göbeğime vurunca uyandım. Ali'yi havaalanına uğurlayacaktık. Ben anlamıyorum abi, eskort gibi mi görünüyoruz karşıdan bakınca? Daha bikaç gün önce oda arkadaşımı da biz götürdük havalanına. Bunlar çişten çıktıktan sonra bizi çağırırlar bu gidişle "Bilooo bittiiii". Bazen insanlar iyi niyetimi kötüye kullanıyorlarmış gibi geliyor. Zaten sıcak anasını satayım, hergün banyo yapıyorum! Bak bu son...
dahası...


22 Aralık 2012. İple çekiyorum resmen bu tarihi. Neden? Foton çağına girecekmişiz. Epey okudum, araştırdım, imkansız gibi görünüyor. İnsan ırkının tekrardan yükselişe geçmesi olarak ta adlandırılıyor bu çağ. Yaklaşık 2000 yıl kadar sürecekmiş. Saygıdeğer Esra arkadaşımızın internetten derlediği bilgilerden bir demet sunayım sizlere;Yüksek enerjili fotonlardan oluşan büyük bir kuşak. 2012 yılında güneş sistemimiz tüm gezegenleri...
dahası...


Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.Işığı gördüm, korktum.Ağladım.Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.Karanlığı gördüm, korktum.Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..Ağladım.Yaşamayı öğrendim.Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar... olduğunuöğrendim.Zamanı öğrendim.Yarıştım onunla...Zamanla yarışılmayacağını,zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...İnsanı öğrendim.Sonra...
dahası...


19.06.2010 Yer: 1. Viyana Ring caddesi.Birbirinden kopuk gençlere yolda tesadüfen rasladık. Sokakta bildiğin rave partisi yapılıyordu. Uyuşturucunun ve alkolün bini bir para. Ama çok iyiydi ya, ömrümde gördüğüm en güzel kızları bir araya toplamışlar. Rasta olmayanlar da katılamıyor gibiydi korteje. Sizinle de paylaşmak istedim, buyrun buradan...
dahası...


"Bir zamanlar" diye başlayan bi yazı yazmak istemişimdir hep, bak bugün yazıyorum. Bir zamanlar (4 yıl kadar falan önce) Bi kız arkadaşım vardı benim. Evet kız arkadaşım vardı o zamanlar hem de uzun soluklu derler ya hani yıllarca falan sürer, öyleydi. Yekünde 2 yıl civarında bir süre beraberdik. Öyle ayrılıp barışanlardan da değil ha bi kere ayrılmıştık o da 1-2 hafta falan sürmüştü. Sanırım fazla uyumlu insanım. "Normal" diye...
dahası...


Hiç utanmam gün bile sayarım. Son 26 gün ulan! Bundan sonra hep böyle mi olacak artık? 2 ay kalcam arkadaşların, ailenin yanında sonra 8 ay kadar buralarda. aralarda gel git falan. Zor lan. Zor olan ayrılmak değil, alışma süreci. "Her devrim sancılıdır" derler, bu da benim devrimim. Sıfırdan hayat kuruyorum.Siyah beyaz fotoğrafları sevmiyorum. İstediği kadar mükemmel olsun bana hitap etmiyor arkadaş. Fotoğraf dediğin renkli çekilir....
dahası...


Yok hayır düzeldim artık, serzeniş yapmayacağım bu sefer. Hatta ertelediğim Dortmund maceramı bile yazabilirim, o kadar iyiyim. Sadece yapmam gereken bikaç ödevi ertelemiş bulunmaktayım onun huzursuzluğu var üstümde, onları da hallettikten sonra nirvanaya ulaşmış olacağım. Aa harbiden anlatayım mı lan otostop yolculuğumuzu? Zaten gün gün...
dahası...


Çok radikal kararlar alasım geliyor böyle ara ara, sonra geçiyor tabi. Mesela interneti kapatayım diyorum, gerçi Türkiye'ye dönünce istemesem de kapatacak gibiyim Google bile yasaklı. Her neyse konumuz bu değil. Mesela en basitinden feysbuğu kapasam çok büyük bi zaman yaratabilirim kendime ancak bu boşluğu doldurmak için çaba harcamam gerek. Çok fazla şey öğrenebilirim ama aynı zamanda cahil kalmak için de büyük çaba harcıyorum....
dahası...


Ne yazcam ki ben şimdi? Tüm zıtlıkları içimde barındırıyorum bu ara. Yazacak çok şeyim var aslında ama yazmaya da değer görmüyorum hiç birini. Keyifsizim genele bakacak olursak ancak her günüm keyifli geçiyor, çok yoğunum mesela ama hiç birşey de yapmıyorum. Bu örnekleri uzatabilirim.Animelerle çok içiçeyim bu ara. Ömrümde yaptığım anime muhabbetinin misli misli fazlasını bu hafta yaptım, hayatım Japon pop kültürü oldu.Bu ara...
dahası...


İki gündür "miskinlik nedir?"in cevabı olma görevini üstlenmiş vaziyette odanın içerisinde hiç bir şey yapmadan dolanıyorum. Feysbuk sayfasını yenile, emesene giren var mı bak, tütün sar, tütün iç, oturur vaziyetten yatar vaziyete geç, müzik dinle, film izle, evin ve kendinin pis olmasına serzeniş et, yüksek sesle kendi kendine konuş, kahkahalarla...
dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.