- Alo, naber baba? - İyidir koçum senden n'aber? - İyi baba biliyorsun işte, aynı. - Biliyorum bunaldın sen de. Maddi konular bana ait, onları takma kafana. Okul ne alemde okul? - Okul kör topal ya baba. O kadar iç açıcı değil, çok kötü de değil. - Ne zaman bitirip dönüyorsun? - Zaman vermek zor baba, tam rayına oturtamadım, otursun o zaman netleşir. - Oralara ne için gittiğini unutma evlat. Biz her zaman seninleyiz, bunu biliyorsun. -...
dahası...


"Bilal Emre Arslan, 6. kyu!" demesinin ardından diğer aikidoka (aikido öğrencileri)lardan bir alkış yükseldi. Sınava giren 8 öğrenciydik. 4'ü 6. kyu (yani başlangıç seviyesi), 2'si 4. kyu, 2 tane de 1. kyu sınavına girenler vardı. 1. kyu sınavına girenlerden birisi geçemedi, diğer herkes geçti. Yalnız o görsel şöleni, kendi imtihanımı, öncesini,...
dahası...


- Sıkıntılarından daha hızlı koşabilenleri, - Bunaltılarıyla karşılaşınca telefonunda mesaj okuyormuş gibi yapıp, yön değiştirebilenleri, - Dertlerini görmezden gelebilenleri, - Üzüntülerine sadece ayak üstü selam verip, "hadi görüşürüz" deyip yoluna devam edebilenleri, - Sorumluluklarına "derdin ne oğlum senin?" deyip, karşısına alıp konuşabilenleri, - Mükellefi oldukları yapılacaklar listesine "gel bi' dakka konuşcaz" deyip,...
dahası...


Peyzaj mimarlığı. 2004'ten beri bu yola baş koydum adeta. "Hakkımda" kısmında da belirttiğim gibi yıllardır okuyup bir arpa boyu yol alamıyorum diye düşünüyorum ancak tekrar dönüp baktığımda kazandıklarımın kaybettiklerimden epeyce fazla olduğunun farkına varıyorum. 5 yıl Bilkent'te resmen çırpındım. Maddi imkansızlıktan terk eylemek zorunda kaldım orayı. Alternatif olarak da Viyana'yı buldum. Aslına bakarsan Bilkent'e yaklaşımım;...
dahası...


Ben size hiç aikidoyu anlatmadım değil mi? Gerçi şurada biraz değinmişim ama bu sadece aikido hakkında bir yazı olsun istedim. Vikipedi'de şöyle açıklamışlar; Aikidō (Japonca: 合気道) bir "Modern Japon savaş sanatı" (Japonca: 現代武道 Gendai Budō) dır.Japonya'daki diğer savaş sanatları gibi aikido sadece kendini korumak için değil...
dahası...


Hiç kaybetmeden kazananınız var mı? Hiç hata yapmadan sonuca ulaşan? Hiç yanılmayan? Hiç pişman olmayan? Kalbi hiç kırılmadan aşkı bulan? Hiç başarısız olmadan başarıyı yakalayan? Hiç üzülmeden mutlu olan? O zaman yazık size. Elinizdekinin ne kadar kıymetli olduğunun farkına kaybetmeden varamayacaksınız...
dahası...


Evet biliyorum yıllardır ülkemde adalet yok, Evet biliyorum yıllardır insanlar sefalet çekiyor, Evet biliyorum uzaktaki dostlara her gün yeni bir bomba daha atılıyor, Evet biliyorum her saniye birileri susuzluktan ölüyor, Evet biliyorum menfaat uğruna insanlar birbirine kıyıyor, Evet biliyorum ırkçılık yüzünden bir kısım insanlar 2. sınıf...
dahası...


Ergen zamanlarımda en değerli varlığım arkadaşlarımdı. Hala çok değerliler ama her şeyin üstünde bir değerleri vardı. Her şeyden herkesten önce onlar gelirdi. Yere göğe sığmazlardı. Ailemi bile 2. plana atmıştım. Olmazsa olmazlarım arkadaşlarımdı. En büyük aşkım arkadaşlarıma idi. Tüm sevgimi onlara adamıştım. Akıl biraz ermeye başladıkça ana gibi yar, baba ocağı gibi diyar, kardeş gibi dost olmaz demeye başladım. Arkadaşlarım...
dahası...


Bir parti düzenleyin. Tüm sevdiklerinizi çağırın, çevrenizde kim varsa. Birbirinden alakasız arkadaşlarınız toplansın bir araya. Daha önce birbirini görmeyenler görsün. Birbirleri ile gıyabında tanışanlar bizzat tanışsınlar, sizin anlattığınızdan daha farklı şekilde tanısınlar birbirlerini, kaynaşsınlar. Zaten ortak payda sizsiniz, arkadaşlarınız da aralarında mutlaka ortak payda bulurlar... Sürekli gittiğiniz bir ortama alakasız...
dahası...


"Ben hiç mutsuz olmadım" dediğim zamanları hatırlayanlarınız var mı? Bak burada bahsetmişim. Ben kendimi bildim bileli "mutsuzum" demedim, kuyruğu dik tuttum. Neye karşı kime karşı bilinmez. Mutsuzluk zayıflık mıdır o da bilinmez. Ben zayıflık gibi algıladım herhalde yıllarca ya da en azından mutsuz olduğumu dile getirince o mutsuzluk üzerime yapışacakmış gibi. Aslına bakarsan öyle de olmayabilir. Sabahtan beri "mutsuzum" diyorum....
dahası...


Mutluluk paylaştıkça artar da peki ya mutsuzluk? Paylaştıkça azalır mı mutsuzluk? Mutsuzluk kiminle paylaşılır? Nasıl paylaşılır? Ben sevdiğim kişiyle paylaşmam mutsuzluğumu. Öyle yapınca ya mutsuzluğum ona geçerse. Enerjim yeterince düşük zaten, onunda enerjisini düşürmeyeyim. Ne yapsak yerine gelir ki bu keyifsizlik (hala mutsuzluk demeyi kendime yediremiyorum)? Sınavlar keyif kaçırıyor, insanlar keyif kaçırıyor, hava keyif...
dahası...


"(...)-İnsanların hakiki hali; Tek ve Yegâne'ye şiddetle ihtiyaç duyması ve O'nu aramasıdır. Rabbimiz bizim böyle olmamızı istiyor. O halde İblis'in yolu hangisiydi ey Mevlâna'm? - İblisin yoluna bak, iddialarda bulunmaktan başka bir şey göremeyeceksin. Sonra Âdem'in yoluna bak, ihtiyaçlardan baka bir şey göremeyeceksin. Ey İblis! Ne diyorsun?...
dahası...


      Gurbetçi nedir ne değildir? Gurbetçi cahildir. Elde olmadan cahildir. İstediği kadar tahsilli olsun yine cahildir. Türkiye gündemini doğru düzgün takip edemez. Her ne kadar internetten, tvden biraz baksa da etrafında gündemi tartışabileceği çok insan olmadığından mütevellit okuduğu, dinlediği, izlediği havadis havada kalır, kısa süre içerisinde unutulur. Gurbetçi yabancıdır. Yukarıda belirttiğim sebepten...
dahası...


     Son msn konuşmamız bir word dosyasında kayıtlı halde duruyor, başucu kitabı gibi. Üzerine neredeyse hiç kafa yormadım. Konuştuk ve mevzu öylece kapandı. 6 yılın aşkını zaten o konuşmadan yaklaşık 1 yıl önce bitirmiştim ama yine de haklıydın, kırıntıları kalmıştı, konuşmamız o kırıntıları süpürdü, bitti.      Hatırlıyorum da çok üzülmüştüm ben o satırları okurken, içim parçalanmıştı resmen. Sonra...
dahası...


     Vücudunun her yeri dövmeli insanları siz de görmüşsünüzdür mutlaka. Gerçekte görmeseniz bile dolaştığınız internet sitelerinde, gugıl arama motorunun görsellerinde, dövmeci sitelerinde, korkunçlu site ya da haberlerde vs. görürüz böyle insanları.      Bir anlık bir şöhret için vücudu böylesine hor kullanmak...
dahası...



     Siz de hiç şans bilekliği almış mıydınız? Ben alalı nereden baksan 4-5 sene olmuştur. Severim ben gökkuşağı renklerini o yüzden de çok hoşuma gitmişti bu ipler. Herkes aç gibi aşk, para falan gibi meta ve olguların işlendiği bilekliklere saldırmıştı, çok iyi hatırlıyorum. Çünkü bilekliğin ucundaki renklere göre sağlık,...
dahası...


     "Tamam, buraya kadar!" Bu cümleyi ilk kurduğum zamanı hatırlıyorum, gönül meselesiydi. Şu anda da hayatta kalma savaşı için kuruyorum bu cümleyi.      Birkaç haftadır hastalıklı gibi tıkıldım odama, doğru düzgün dışarı çıkmıyorum, az konuşuyorum, sadece yiyip içip bilgisayar kullanıyorum. Ancak benden buraya kadar! Yeter!      Ne mi yeter?      Sapık gibi dünya üzerindeki...
dahası...


Sigara ve et gibi, alkolü de bırakmak istiyorum. Tembelliği bırakmak istiyorum. Hayatımdaki gereksiz insanları bırakmak istiyorum. Daha fazla müzik dinlemek istiyorum. Daha fazla kitap okumak istiyorum. Müzik yapmak istiyorum. Hakeden insanlara daha fazla vakit ayırmak istiyorum. Sokağa çıkmak istiyorum. Olumlu düşünmek istiyorum (tekrar).  Ders çalışabilmek istiyorum. Eğitimime daha fazla vakit ayırmak istiyorum. Hayatımın...
dahası...


     ..."Aşk olsun Celal Abi, hemen ispiyonlamışsın!"      "Yok ya ispiyonlamak değil, gördüm dedim sadece."      "Ee tamam işte. Dayı dedi böyle böyle Celal Abi seni görmüş diye."      "Dondurma yiye yiye önümden geçtiniz, dedim 'bu soğukta kim dondurma yiyor?' diye, bir baktım sen. Önce adını çıkaramadım sonra Ramazan'ı aradım. Bir de çok sevimli görünüyordunuz, ikinizde...
dahası...


     Tüm noel boyunca sıkılmıştım burada ama yılbaşında gönlümü almasını bildi Viyana. Her ne kadar havai fişek gösterileri memlekettekilerden daha tırt olsa da izlenmeye değerdi. Kärtnerstrasse ve Graben resmen insan seliydi ancak MQ ve Hofburg ise terkedilmişti. Kärtnerstrasse boyunca kurulan ufak standlar ve sahneler insanları hareketlendirmeye yetse de en güzel etkinlik sanırım Rathaus'un önündeki büyük...
dahası...


     Bu ara ne çok okuyasım geliyor. Sanki bana kitap kurduymuşum da elimden kitap düşmezmiş de dünya klasiklerini yalamış yutmuşum da gibi bir haller oldu. Tamam elinden kitap düşmeyen insanlardan olamadım ama kitap yüzü unutacak kadar ayrı kalmadım kitaplardan. Klasikleri falan da hatmetmedim, öyle bir gaye içerisine girmedim hiç. Aman önce Rus ardından Fransız, yetmedi Alman edebiyatını şöyle bir elden geçireyim,...
dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.