Bomboş geçecek diye başladığım günlerden birisiydi yine. Öğleye doğru kalktım, bir sigara yaktım. Uyanır uyanmaz sigara içmek adetim oldu iyice. Sonra banyo falan derken saati 3 yaptım. Gittim bizim dönerciden döner aldım yine, öncesinde 3 tane yarımlık kola Penny’den. Geldim yurda afiyetle götürdüm. Adrından Celil aradı “hacı arkadaşlar çağırdı dışarı çıkıcam, geliyor musun?” Gelmem mi? Apar topar tütün sardım, 20 fişek hazır ettim, metroda buluştuk. Arkadaşları SEG diye bir yurtta klaıyorlarmış. Bina süper, yamuk yumuk. Mesela duvar düz gelmiyor 45 derece falan eğri ve Tuna’ya falan bakıyor, her 6 kişilik apart kısmında ortak, kocaman mutfak ve treas. İnternette yurt fiyatına dahil ama yurt pahalı, 300€. Neyse geçtik içeri, tanıştık çocuklarla falan Altuğ diye bir eleman var. Biraz kendini beğenmiş ve kırık bişey. Paso Celil’le atışıyorlar. Kaç kere Celil’e “olm çocukla çocuk olma” dediysem de dinletemedim. Biraz yurtta takılıp muhabbet ettikten sonra çıktık bi Türk kahvesine gittik. Kahve dediğim alt katta, nemli, havasız bi yer. Demleme çay bile yok! Herkes enerji içeceği alınca ben de ondan aldım mecbur. Batak attık, kupa maçını izledik falan, güzeldi yani. 10 gibi amca kapatıyormuş mekanı, biz de çıktık dışarı lapa lapa kar yağıyor. Kahveye gelirken de yağıyordu. Altuğ’la Celil’in bikaç şakalaşmasından sonra olay kartopu savaşına döndü. Allahtan ben yeniyim diye bana bulaşmadılar, hiç o kara elimi sokacak havam yoktu. Soğuk lan buralar.
Döndük SEG’e. Mete diye bi eleman çat diye gitti odasına, işim var falan dedi. Ahmet diye bi elemanı kapının önünde yarım saat kadar bekledik, sonunda içeri aldı bizi. Celil biraz sinir oldu, dolayısıyla 11 gibi kalktık o yurttan kendi evlerimize gittik.
Geldim odama, Ali vardı içerde. İlk kez bu kadar uzun muhabbet ettik. Faşist ama belli ben de ses etmedim. Ankara’dan konuştuk bol bol. Sonra baya geç oldu, 2 gibi uyudum. Ertesi gün Kurs kaydı vardı erken kalkmak lazım gelirdi...


Blogger tarafından desteklenmektedir.