Şanslıyım, bagaj 23.5 kilo tuttu, ekstra almadılar. Verdim bavulu tekrar sigara içmeye gittim. Sadece sırt çantam ve bendirim yanımda olunca dışarı çıkıp girmek daha rahat oldu. Çıktım yukarı, pasaport kontrolü. Ordaki polis amca(!) “Yurt dışı çıkış harcı ödemen gerek” deyince tekrar aşağıya inip Garanti’ye 15 TL para ödedik yurt dışına çıkmak için. Saçma lan. Her çıkışta ödemem gerekiyormuş. Devlete bak, yurt dışına her çıkışta “yurt dışına çıkacak kadar parası varsa bana 15 lira ödemekten gocunmaz” diyerekten sömürüyor milleti. Neyse, sorunsuz bir şekilde geçtik ordan da. Karşımda bi sürü free shop. Vakit çok, başladım gezmeye. İnsan ister istemez alkollerden başlıyor gezmeye. Hiçte sanıldığı kadar ucuz değil. Tamam aşağı yukarı 2/3 fiyatına ama Kıbrıs’tan alınanlar kadar ucuz değil. Tütün raflarına doğru ilerledim. Golden Virginia! O da Ankara’da aldığımla aynı fiyat. 2 paket aldım, bi süre götürür beni. Burger King’ten Whooper Jr. menü 14.75. İnterneti tekrar denedim ama nafile. Neyse son kontroller ve uçağa giriş...
Lan Kıbrısa giderken de böyle bi uçakla gitmiştim. Boing bilmem kaç imiş. Dolmuş gibi uçak, herkes göt göte. Koridor kenarındayım, hemen yan koridor tarafımda bi amca var, ortada oturuyodu sırf hostesleri dikizlemek için koridor tarafına yanaştı, hostes her eğildikçe ya da arkasını döndükçe o da eğiliyor ama nafile hostesler pantolonluydu, pek bişey göremedi. Yanımda bir çift oturuyordu. Yaşlılardı. Adam bana bişey diyeceği zaman İngilizce, kadın da Almanca konuştu hep. Paso tuvalete falan kalktılar, hiç ses falan etmedim “buyur abi” falan yaptım hep. Öyle olunca adam inerken “uçuş sırasındaki nezaketiniz için teşekkür ederim” gibilerinden İngilizce bişeyler mırıldandı.
Anonslar falan yapılıyor. Hostes Dortmund uçuşu falan dedi, dedim noluyoruz? Bişeyler dağıtırlarken sordum ne ayak diye. Meğer Dortmund aktarmalıymış. Viyana’ya aşağı yukarı 6 saate varırsın dedi, vay anam dedim. 3 saat 50 dk’ya Dortmunda vardık. Bir takım kapılardan geçtikten ve birkaç pasaport kontrolünden sonra uçağa bindik. Hostesler aynıydı, bu neden bana “görüşürüz” dediğini açıklıyor.
Uçağın kalkış ve iniş esnası süper adrenalinli bişey. Lunaparktaymış gibi aynı. Birden bire hızlanıyor, ardından kalkışa geçiyor işte o kısım süper. Gerçi ilk başlarda elimden ve ayaklarımdan can çekilmişti ama olsun. Hostesle de muhabbeti kurmuştum ha, çok işi olmasa otururdu yanıma gidene kadar bile konuşurduk. Bunun da arkadaşı Viyana’ya gidecekmiş okumaya falan anlattı da anlattı ben Vyana’ya ne zaman varırız diye sorunca. Yan taraftaki dikizci amca çok kötü baktı bana kızla muhabbeti kurunca.
Gelene kadar kendimi porno film setinde gibi hissettim. Her yerden Almanca muhabbetler dönüyor, çok sıkıldım lan. Yeni konuşmaya başlayan Alman çocuk kadar rahatsız eden bi almanca olmamıştı beni şimdiye kadar onu da farkettim.


Blogger tarafından desteklenmektedir.