OHAAA!!
- Arkadaşlar yan odadan kullanıyorlar interneti, geçen gittiğimde torrent açıktı ve 1.8mb/s ile indirdiğine şahit oldum.
- Burada Pazar günü heryer kapalı, anca fırınlar açık. Alışveriş yapmadıysan tüm Pazar aç kalırsın. Allah seni inandırsın neredeyse cafeler bile kapalı.
- Haftaiçi hayat 7 bilemedin 8’den sonra bitiyor. Dışarıda in cin top oynar. Sadece barların olduğu taraflar biraz işlek oluyor, ya da Stephansplatz tarafı.
- Adamların yerli filmleri yok sanırım, afişlerde hep Hollywood filmleri.
- Adamlarda alışveriş merkezi kültüründen ziyade, meydan kültürü var. Bak bunu tuttum.
- Schönbrunn sarayı hakkaten taşaklı yer. Bahçesi falan ne güzel öyle. Hayvanat bahçelerinde panda bile var.
- Heryerin tarihi olması dışında pekte abartılacak birşeyi yok Viyana’nın. Ufacık yer, yürüyerek tüm Viyana’yı dolaşabilirsin ama bir gün boyunca yılmadan yürümen gerek. Bi baştan öbür başa 2-3 saatte yürürsün.
- Ulaşım olayı harika! 00.30’a kadar metro var ve sabaha kadar da gece otobüsü var. Yolda kalma gibi bi şansın yok. Onun haricinde aldığın dönemlik, haftalık ya da aylık biletlerle her taşıta binebiliyorsun.
- Uniwien’in arkasında, Rathaus’un hemen önünde paten kayacak alan var. Her yıl Ocak’tan Mart’a kadar açık oluyormuş. Buranın milli sporu gibi bişey kaymak. Zaten haftasonları falan Graz’a falan gidiyor millet kayak takımlarını alıp.
- Tuna’yı şehre katamamış adamlar, dışarıda kalıyor. Bi Eskişehir falan gibi hissettirmiyor. Ama yine de adamlar verimli kullanıyorlar nehri. Kışın kaymak, yazın da rüzgar sörfü için kullanıyorlarmış.
- Tuna Kanal’ının yanında underground mekanlar var. Hiç penceresi yok, heryeri grafiti ile kaplı rap mekanları falan var. Sabahları geçerken tüylerin ürperiyor. Bikaç tane grafiti boyayan eleman oluyor sadece oralarda, başka takılan yok.
- Thalia Strasse tarafında sanki sadece striptiz klüpler ve genelevler var gibi, hiç yoktan dışarıdan öyle görünüyor.
- Maria Hilfer Strasse Ankara’nın 7. Caddesi, Tunalı Hilmi’si, İstanbul’un da Cadde Bostan’ı ama çok taş hatunlar oluyor ya.
- Abur cubur abartılı ucuz. Sadece abur cubur değil, dondurulmuş gıdalar falan da çok uygun fiyata. Sadece evde yemek yapsan, hakkaten uygun paraya bir ay geçirirsin. Mesela domuzla sığır %50-50 karışık etler ve kıymalar kilosu 2€.
- Evler çok ilginç. 30-40 m2’lik yerlere ev diyorlar. Bazı evlerin tuvaleti falan ortak.
- Düzenli ödediğin takdirde aylık 25-30€ ve 2 yıl sözleşmeyle ayfon alabiliyorsun, hatı da onlar veriyor, sadece Avusturya içi konuşursan ekstra para ödemeden telefon ihtiyacını karşılıyorsun. Aslında mantıklı, aylık 30€ kontöre vermektense öyle bir kampanyaya girilir.
- Japon, Koreli ve Çinli heryerde aynı. Burada da ellerinde makina bi oranın bi buranın fotoğraflarını çekiyorlar.
- Karlspalatz metrosuna operanın karşısından biner ve U4’e yürürseniz junkylere rastlarsınız. Hakkaten kopuk gençlik. Ben Konur’dakilere punk demem bunları gördükten sonra.
- Yine ayda 29€ ve 2 yıl sözleşme ile ufak kucak bilgisayarlarından (netbook) alıp, yanında da 10 gb kotalı internet alabiliyorsunuz. O da iyi fikir ama o kadar fazla takside girmemek lazım. Bunun WGK’sı var, kirası var, yemesi içmesi falan.
- Burada sigortanın adı WGKK. Aylık 22€ veriyorsun sonra istediğin muayeneyi ol, ameliyat bile olabiliyorsun. Bence bu da güzel. Biçok kişi “ne gerek var, yatırıp duruyoruz” dese de sağlık bu hacı, illa lazım olur.
- Bisikletli çok insan var, ona göre de bisiklet için ayrılan çok yol var. En az yaya ve arabalar kadar bisiklet yolları var ve park yerleri.
- Taytlı amcalar koşuya çıkıyor sıkça ama keşke o taytların yerine adam gibi eşofman giyse diyorsun. Kadınlarda bile çekici değil ya o taytlar.
- Kafelerde, barlarda ve lokantalarda rahat rahat sigara tüttürüyorsun. İşte bunu özlemiştim. Yemek sonrası gerilip “usta bi çay versene” dedikten sonra yakıyosun sigarayı. Düşününce çok saygısızca, adam yan masada yemek yiyo lan. Bakma, biz bikaç konuda buradan medeniyiz.
- Metro, otobüs ve tramvayların duraklarda geleceği dakka yazıyor ve şaşmadan o dakka durakta oluyor. Gavur yapmış.
- Cosmos diye bi teknoloji bişeysinde gitar hero için playstationun yapmış olduğu gitarı gördüm, “ne var ben oynadım bile” dediğinizi duyar gibiyim, ben de oynadım ama peki davulunu ve turn tableını gördünüz mü? Ben gördüm. Ayrıca Tony Hawk oyunu için kaykayını bile gördüm. Dünyada neler varmış da haberimiz yokmuş.
- Yazın buralar daha bir güzel oluyormuş. Belki biz de görürüz.
- Öğrenci milletinin gittiği marketler bellidir. Hofer, Penny, Billa. Billa biraz daha pahalı ama Hofer ve Penny süper.
- Türk marketi olarak Etsan var. Helal et(!) satıyorlar ve Türkiyeden ihraç herşeyi. Kendini köy bakkalında hissediyorsun içeri girince. Lan 1.5€’ya 1.5 kilo salam gördüm. Ne var lan içinde?
- Giyim falan çok ucuz değil ama dolaştıkça güzel baskılı tişörtleri 10€’ya falan bulabilirsin.
- Dönercilerin hepsi Türk. Yabancılar dönerci açamıyor heralde, dövüyorlar mı napıyorlarsa artık.
- Üniversitelerin kampüsü yok. Binadan ibaret genelde ama baya büyük, geniş binalar.
- Bazı bilgisayarlar falan çok ucuz. Ağzın açık kalır.
- Hofer’de 64€’ya 500gb harici bellek gördüm, belki alcam onu.
- Piller pahalı. Şarjlı pil olayına girmek gerek mutlaka.
- Sokak müzisyenleri güzel çalıyorlar. Bizimki gibi gürültülü değil. Bi keman bi gitar ya da bi obua falan öyle sakin müzik yapıyorlar.
- Bratislava’dan kalkan bi uçak firması Avrupa’nın hemen heryerine ortalama 10€’ya uçuyor. Ben söyleyeyim o şirket batar. Btarislava da buraya 80km, 14€ otobüsle.
- Messe-Prater’deki lunaparkı biraz aşağılar gibi yazmıştım daha önce ama öyle değilmiş ya, hakkaten taşaklıymış o da. Yoksa nasıl böyle ünlü olsun. Viyana deyince akla gelen ilk yerlerdenmiş.
- Yazın burada millet bikinileri giyip Schönbrunn sarayının bahçesine güneşlenmeye gidermiş ya da Tuna adası var yani Tuna’nın iki kolunun arasındaki bölge, oraya.
- Kumral saç ve renkli göz şahane bir uyummuş.
- Dick Mack’s diye bir mekan var, biraz Nedjima’yı andırıyor ama onun 3 katlısı ve çalan müzikler daha alternatif rock falan ya da güzel elektronikler falan. Aklınızda canlanmıştır işte ya öyle çalıyor. Birası 2€, uygun, mekan da güzel. Çok arkadaş karı kıza yazmak için kullanıyor orayı (gerçi hemen herkes aynı amaçla kullanıyor) ama sosyalleşmek için birebir. Git yanaş istediğin insana başla muhabbet etmeye.
- Burada Sakarya’dan aşina olduğumuz güzel canlı grup performansları falan yok. Eğlence anlayışları disko üzerine. O da sıkıcı olur be. Gitmedim hiç ve zaten bi çok yer Türkleri almıyormuş ama “ben hepsine girdim hacı” diyenler de var, anlayamadım.
- Schengen’im cebimde. İnsana ayrı bir güven veriyor ya, kendi kendine “du bakayım lan, Paris’e biletler kaçaymış?” falan yapıyorsun, eğlenceli oluyor. Dediğim gibi Bratislava’dan 10€’ya (TR hariç ne yazık ki) tüm Avrupa kentlerine uçuyorsun. Arkadaş gidiş dönüş Barselona’ya 10€’ya buldu.
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Yorum Gönder