Güne baya erken başladım. 07:15. Giyinip buluşacağımız metro istasyonuna gittim, bir süre bekledikten sonra öğrenciler tek tek gelmeye başladı. Zaten toplasan iki elin parmaklarını geçmiyorduk. Sonra Mehmet geldi (eğer buraya okumaya AED ile gelirseniz – ki gelmeyin – sizle Mehmet ilgilenecek bir de Osman Abi), hepimizi topladı VWU’ya götürdü, Almanca öğreneceğimiz kurs. Herkese sıraya sıra numarası veriyorlardı ben de arkadakilere iletiyordum, bir baktım bana kalmamış! Benim kayıt yarına kaldı. “Hassiktir!” dedim, boşuna uyandık. Ertesi gün için ilk sırayı aldık mecburen geri dönüş yolunu tuttuk. Diğer kayıt yapacak elemanların da kayıtları öğleden sonraydı bende Sinan diye bir elemana takıldım, konsolosluğa gidecekti. Ben de vakit geçer, yurda gidip Ali’yle muhatap olmam diye takıldım peşine. Muhabbet ede ede metroya kadar geldik. Metroda Celil’le karşılaştık.
- Hayırdır olm niye gelmedin kayda?
- Ya hacı bizim okul kaydı tamam değil ki, şirkete gittim kimse yoktu, gelsem de kayıt yapamazdık.
- Abi yapardık heralde, neden yapılmasın?
- Yok hacı öğrenci belgesi lazım.
- Sinan sen git abi, ben şu okul kaydı işini halledeyim.
- Tamam görüşürüz.
Mehmet’te şirketin yakınlarında biyere gidecekmiş, beraber gittik metroda sonra biz şirkete geçtik, Osman Abi ordaydı. Anlattık durumu böyle böyle okul kaydı tamamlanmadı diye, o zaman adamın kafasına dank etti, “tabi ya sizin gidip kağıtların arkasını mühürletmeniz lazım”. İyiki yarına kalmış işimiz. Önce bi dönercide döner yedik, ayaküstü amcayla muhabbet ettik sonra atladık okula gittik. Verdik kağıtları, mühürlediler, öğrenci kimliğine de bişey yapıştırdık “30.11.2010 tarihine kadar geçerlidir” diye bişey, bandrol gibi. Öğrenci belgesini netten çıkartabilirsiniz dedi kadın, biz de “eyvallah” deyip geri döndük.
- Eee napalım şimdi?
- Hacı Almanca çalışalım.
- Bu saatte mi?
- Hacı çalışmanın saati mi olur?
- Tamam ozaman, nerde çalışcaz?
- Uniwien’e gidelim, kütüphanesine.
- Tamam.
- Ama önce ben benim notları alayım yurttan, hem biraz dinleniriz.
- Süper olur.
Bikaç aktarmadan sonra gittik yurduna, hazır gelmişken başvurayım dedim, adama sordum yer yok dedi ama başvuru şeysi doldur dedi, ben de aldım kağıdı, çıktık Celil’in odaya. Bunun oda arkadaşı Avusturyalı ama ailesinin yanına gitmiş, oda boş. Girdik yayıldık odasına, net var mı diye denedik ama nafile, giremedik. Sonra Celil mutfağı falan gezdirdi, süper mutfakları var, ortak kullanım. Çay içtik, bolca muhabbet ettik. Eleman hakkaten geliştirmiş kendini, çok okumuş. Diyarbakır’lı ve Kürt kökenli. Şimdiye kadar hep “PKK yandaşları neden Türkiye’den bu kadar nefret eder?”in cevabını merak ediyordum, Celil epey anlattı oralardaki durumu (PKK yandaşı değil, gayet hümanist bi insan. Ne uğruna olursa olsun, birinin canına kıymak son yapacağı şey olur). Abi dinleyince hakikaten üzülüyorsun duruma. PKK ve Türk askerleri arasında kalmış halkı çok güzel anlattı. Aslında tarafsız olan çok kimse iki taraftan da hain damgası yediğinden, işsizlik çok olduğundan, gelecekleri belirsiz olduğundan falan bahsetti. “Tabi eşek herifler, istese okuyup adam olurlar ama onu da yapmıyorlar” diyor. Suçlu yok, yanlış var ve her halükarda, ne için olursa olsun birisini öldürmek akıl alacak bişey değil. Ağalık sistemini anlattı, kan davalarını anlattı, çok bilgi edindim.
Gittik Uniwien’e önce bi dolaşalım dedik nasıl biyermiş diye. Celil yine oraların ağası gibi. İçeride restorasyon çalışması yapıyoarlar, biz de her açık kapıya dalıyoruz. Bi ara dayanamayıp “düzgün çalışın ha!” bile diyesim geldi. Adamlar işinde gücünde biz de dolaşıyoruz boyaların, kabloların içinde. Sonra sora sora bunların büyük kütüphanesini bulduk, beleş bilgisayar ve internet bulduk. Buralarda çantayla kütüphaneye almıyorlar, genelde 2 € atıp çalıştırdığın dolaplar oluyordu (paranı tekrar geri alıyorsun, çıkarken) bakındık, yoktu. Biri anahtarını unutmuş, Celil hemen sahiplendi “lan olm bırak elalemin anahtarını” Sonra tekrar sora sora danışmadan kimliği bırakarak anahtar ödünç alındığını öğrendik. Bıraktık çantaları, aldık notları başladık çalışmaya. 4-5 saat çalışmışızdır heralde. Ara ara çıktık sigara içtik, içecek almaya falan gittik, erasmus bi İtalyan kızla muhabbet ettik baya, ne neşeli kızdı öyle. Ömründe ilk karı burda görmüş, “20 yıldır kar görmedim” dedi.
Ben en son 8 gibi dayanamayıp çıktım, erken uyandım, az uyudum, Celil devam etti. Yurda gelirken 2 dilim pizza aldım, 5€. 2 dilimi koca pizza yapıyor zaten nerdeyse, zaten tek dilimle doydum, 2. dilim kaldı. Ali’nin bi arkadaşı geldi, biraz muhabbet falan sonra 10-11 gibi sızdım resmen, çünkü yarın da kayıt için erken kalkcam...


Blogger tarafından desteklenmektedir.