Sosyal paylaşım ne kadar da zararlı bir şeymiş de haberimiz yokmuş. Her taraftan sarılmış, kuşatılmış gibi hissediyorum kendimi. En son annemin de vize olaylarının ardından arayıp "ee ne yaptın vize işini, hallettin mi? Aslında blogunu okudum o yüzden aradım" demesi üzerine üzerimdeki sosyal baskıyı daha bir hisseder oldum.      Aslında keyif almam gereken bu konu canımı da sıkmıyor değil. Tamam...
dahası...


K-ON! ile açayım dedim muhabbeti :)Yeni yıldan bir beklentim yok. Valla yok. Kendimden var o beklentilerim. Yeni yıla ne oluyormuş da bana yeni bir şey getirecekmiş. Bana sigarayı yeni bir ay, hafta, yıl, gün başlangıcı bıraktırmadı, 2,5 ay önce kendim bıraktım. Etsiz yaşama geçişimi yine herhangi bir tarih sağlamadı, kendim yaptım. Yeni...
dahası...


     ...Ozan uyandığında sersem gibiymiş. Şaraptan ötürü boğazı kurumuş, sakallarını da epeydir kesmemiş, kıyafetlerinin hala onarılması gerek. Hala toparlanamamış haldeymiş ama Prenses ile ilgili olan yaraları garip bir şekilde hızla iyileşiyormuş. Bir önceki gece düşündüğü şeyler demek ki işe yaramış. Prenses ile bir gelecek...
dahası...


Özledim. Çok özledim hem de. Neyi özlediğimi bilmeden özledim bugün, şu anda. Halen özlemekteyim. Arkadaşlarımı özledim, ezdiğim kaldırımları, çimleri özledim. Şaraplandığım merdivenleri, seviştiğim bankları, uzandığım yatakları, uyandığım apartmanları özledim. Okşadığım kedileri, tuttuğum elleri, kaçtığım tinercileri özledim. İçtiğim sigaraların izmaritlerini özledim, açtığım şarapların mantarlarını, yediğim etlerin kemiklerini,...
dahası...


2005 Yılbaşısı...      "Kolay gelsin."      "Sağolasın."      Ulan bari bir arkanı dön selam verirken. Benim evimdesin, seni tanımıyorum bile ve dışarıdan gelen benim.      "Kurdunuz mu bilgisayarı?"      "Ya kurduk da müzik çok yüklemişiz, açılırken kitleniyor."      "Hmm. Ben Emre."      "Ben Apo."      "Senden...
dahası...


PuCCa. Evet ben de sonunda tanıştım kendisiyle. Bizzat değil tabi, kitabında. Son 20 sayfa kaldı ilk kitabını bitirmeme. Elimden düşürmeden okudum, metroda, otobüste, yürürken... Hatta kahkaha atarak okuduğum kısımlar oldu. Metroda yapınca bunu herkes dönüp bakıyor tabi ama yapacak birşey yok. Gerçekten kendinizi kaptırıp kahkaha atabiliyorsunuz....
dahası...


Evet farkındayım. Sorunun ne olduğunun, nerede yanlış yaptığımın, ne yaptığımın, ne yapmadığımın farkındayım. Sıralayayım mı hatta? - Her yakınlık gösterene gönlü kaptırmam. Nele'de de aynısı oldu, Aka hime'de keza, Bir ara Kızılcıkta da olacaktı da neredeyse Allah'tan çabuk geçti. Yani birisi "ah canım!" desin ben hemen "aha benden hoşlanıyor!" diyorum. Saçma, yok öyle bir şey. Ya da o sevginin birden fazla çeşidi var, illa...
dahası...


          "N'aptın?"           "Hiiç, gittim geldim işte."           "Ben de onu diyorum, ne zaman alıyorsun vizeyi?"           "Önce sınavlarını ver dediler."           "Nasıl lan? Senin sınavlar daha ocakta ama."           "Öyle... Benim memlekete gitme işi yalan olacak gibi."  ...
dahası...


Sevgili Taivas arkadaşımızın doğum günü vardı 17 Aralık'ta. Kişisel isteği ise kendisi hakkında bildiğimiz şeyleri yazmamızdı. Yani onun hakkında bir şeyler karalamak. Önce sade bir mektup düşünmüştük Talha Çocuk ile, sonra aslında bir masal ya da öykü yazılabilirdi asıl karakteri Taivas olan. En son karar verip uygulamaya koyduğumuz ise...
dahası...


Yıllık rutinler yeniden başladı. Viyana'daki her yabancı öğrenci gibi biz de bize tanınan bir yıllık oturum izninin sonuna gelmiş ve "abi biz daha okumak istiyoruz, müsade edin de bir sene daha oturalım" demek için gerekli belgeleri toplamaya başlamıştık bugün. WGKK (sağlık sigortası), KSV'dan alınan borcu yoktur belgesi - bu belge için 22€ para ödedik - (sanki araba satışını veriyoruz), ikametgah, öğrenci belgesi, bankada göstermelik...
dahası...


Oldum olası şu Viyana'dan eli boş dönmekten korktum. Tamam üniversite herşey demek değil ancak buraya geliş amacım o idi. Şubatta 2. yılım doluyor buradaki. Arkama dönüp baktım istemsiz, neler yapmışım diye, durum sanıldığı kadar vahim değil. Gerçekleştirmek istediğim rüyalarımın bir kısmı gerçekleşmiş. - Otostop ile uzun mesafe yol katettim: Dortmund/NRW, Starsbourg I & Strasbourg II - Sokakta (şehir meydanında) müzik...
dahası...


          Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzak diyarlardan gelen ve hiç bir yere ulaşma gayesi olmayan bir ozan görülmüş yolda. Harap biçimde imiş. Esvapları kirlenmiş, yer yer yırtılmış, sökülmüş, sazı çatlamış, sakalları uzamış, boylu boyunca bir söğüt gölgesinde uzanıyormuş.           "İyi misin?" demiş yoldan geçen bir kız.     ...
dahası...


          Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde Kaf Dağı'nın ardında bir krallık varmış. Bu krallıkta herkes sevgi, barış, kardeşlik içinde yaşamasa da hayatlarından memnun bir şekilde yaşayıp gidiyorlarmış. Günün birinde yolu krallıktan geçen bir ozan, hem para kazanmak hem de uzun yolun yorgunluğunu atmak için bir süre orada konaklamaya karar vermiş. Önce hana gitmiş, kalacak...
dahası...


Demin havuç yiyordum da aklıma geldin. Aslına bakarsan ayakkabı bağlarken, patatesleri küp küp doğrarken, telefonumu şarj ederken, kulaklığın birbirine girmiş kablosunu düzeltirken, filmdeki öpüşme sahnelerinde, üşüdüğümde, hemen yanıbaşımdaki çöpe kağıdı sokamayınca, suşi yerken, otobüsü kaçırdığımda, bilgisayar kapağını her kaldırdığımda aklıma geliyorsun. Çıkmıyorsun ki gelsen. Kısa bir anlığına da olsa rahat bıraksan zihnimi...
dahası...


          "Erkek milletine güvenilmez!" dedi konunun alakasız yerinde, "hepsi odundur."           "Yoo ben hiç odun değilim hem de bana güvenilir" dedim ihtiyatsızca. Neden genellemişti ki zaten.                           "İnanmazsan arkadaşına sor" topu Begüm'e atmıştım.           "Ben babamın...
dahası...


     "Yaaa bu olmuyor Bilal Emre!" dedi yılgın bir şekilde ekrana bakarak.      "Bir de böyle dene."      "Hangisini? Şunu mu? Ama bununla yapın yazıyor burada."      "Olsun canım, sen de böyle dene. Bence daha kolay olur."      Gönülsüz de olsa kabul etti ve gerçekten de o programda yapılabilecek en düzgün komutu girip tüm çıkmazı çözdü. "Olduuuuu! Çok...
dahası...


Hanginiz sormuştunuz Talha nasıl biridir diye? Nacizane açıklamayı deneyeyim. Aslında maddeler halinde gidersek biraz daha akıcı olur gibi geldi. - Eğlencelidir. Arkadaş ortamlarında muhabbete katılıp, yerinde esprilerle eğlenceye eğlence katar. - Sıkıcıdır. Saatlerce tek kelime etmeden oturur, sorarsın cevap vermez, eğlenmediği...
dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.